İki taraf da doğru değilse
Bugün bulunduğumuz noktada bir kadın olarak ben bile söylerken – yazarken tereddüt ediyorum ama neyin taciz olduğu, neyin olmadığı, hangi -bize göre- haddini aşan hareketi ‘saldırgan’ bulup hangisini...
Bugün bulunduğumuz noktada bir kadın olarak ben bile söylerken – yazarken tereddüt ediyorum ama neyin taciz olduğu, neyin olmadığı, hangi -bize göre- haddini aşan hareketi ‘saldırgan’ bulup hangisini bulmayacağımız konusunda net bir tanım yok bence. Bana göre hadsiz olan bir davranış başkasına göre normal olabiliyor. Tartışma götürmeyecek taciz vakalarını elbette bunun dışında tutuyorum, bazen “Bunda ne var insana tacizci damgası vuracak?” dediğim oluyor ya da tam tersi, “Şu rahatsız davranışı karşısında kimse bu insana haddini bildirmeyecek mi?” diye sinirlendiğim.Cümle içinde geçirdiğim “had”lerden de anlaşılacağı gibi, sözü getireceğim yer “Sınırlar” ve bu ismi taşıyan oyun. David Mamet’in ilk kez 1992 yılında sahnelenen ünlü oyunu “Oleanna”, fikrini ABD’de yaşanan gerçek bir olayın senato tutanaklarından almış ve o dönem üniversitelerde yükselen ‘politik doğruculuk’ akımına odaklanıyor. Ama bu dönemden bakıldığında yerine ‘MeToo’ akımını koymak son derece mümkün. Kayhan Berkin (Versus Tiyatro) de böyle yapmış, “Oleanna”yı Cansu Kurgun’un çevirisiyle bugüne ve Türkiye’ye uyarlamış (işin içine korona, Zoom, Twitter ifşaları, vs. de girmiş böylece), “Sınırlar” adıyla sahneliyor....