Neyin kavgası bu?

Sanki AK Parti referandumu kazanmamış. Sanki kurucu liderlerine sahip çıkmamış. Sanki yeni bir yönetim sistemi getirmeyi başaramamış gibi. Neler oluyor ya hu?

Milyonlarca üyesi bulunan siyasi parti içinde tartışma yok. Bunu yöneten ilçe yönetimleri, belediye başkanları velhasıl, siyasi kadrolarda tartışma yok. Milletvekilleri, bakanlar, danışmanlar, yine görünürde bir şey yok. Ama gazeteciler birbirine girmiş durumda. Neler oluyor ya hu? Neyin kavgası bu?

Nasıl göründüğünü size anlatmak isterim. Bu kavganın taraflarına yani. Öncelikle bu hiç “Hoş” durmuyor. İki tarafın da Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı çok sevdiğini açıklıyor oluşu, bu durumun yanlışlığını ortadan kaldırmıyor. Tam tersine ona zarar veriyor. Taraflar, onun adı üzerinden birbirlerini dövmeye çalışıyor. Fark etmeleri gereken bu zeminin siyasi olarak sahibi Sayın Erdoğan. Bu kavga en çok kimi rahatsız ediyordur sizce?

Takip ettiğim kadarı ile bu fitil Sayın Davutoğlu’nun Başbakanlığı ve bu görevden ayrılması ile birlikte ateşlenmiş gibi görünüyor. Bu noktadan sonra taraflar aşağı yukarı belirlenmiş. Ama konu bu da değil. Sonrasında yaşananlar ise karda bırakılan izler gibi. Adım adım takip edilebiliyor.

Gazeteciler arasında başlayan eski-yeni tartışması bunun ilk emaresi aslında. Bir grup diğerini “Mahallemize gelen yeniler” olarak nitelendiriyor. Diğer grup ise onlara “Hocacılar” diyor. “Hayır”cı olduklarını iddia ediyor.

Bir kitle partisini ‘mahalle’ olarak tanımlamak zaten yanlış. Buna karşılık niyet okumak da öyle.

Biri diğerine yükleniyor, diğeri karşılık veriyor. Adeta birbirlerine ‘dalmaya’ bahane arıyorlar. “Tasfiye” lafları havalarda dolaşıyor. Bir siyasi partide tasfiyenin