Verona’da kebap yasağı

Sevgili, Paris’te, St. Germaine Meydanı’nı, Montparnasse’a bağlayan Rue de Rennes üzerindeki Türk dönercinin tabelasına “McDöner” yazdığında, mazlum döner, emperyalist hamburgere karşı Almanya...

Sevgili,
Paris’te, St. Germaine Meydanı’nı, Montparnasse’a bağlayan Rue de Rennes üzerindeki Türk dönercinin tabelasına “McDöner” yazdığında, mazlum döner, emperyalist hamburgere karşı Almanya meydan muharebesinde çoktan zafer kazanmıştı bile.
Evet, artık başta Almanya olmak üzere kimi Avrupa ülkelerinde döner için işlenen et miktarı, hamburger için işlenen et miktarını aşmış durumdadır.
Hamburger deyip geçme! Her ne kadar adı ve ilk meşhur edenin kökeni Alman olsa da, hamburger Coca Cola ile birlikte Amerikan hegemonyasının (sen dilersen “emperyalizmi” diye de okuyabilirsin) simgesi haline gelmiştir.
1991 yılında, büyük değişimin eşiğindeki Sovyetler Birliği’ni ziyaretim sırasında McDonald’s’ın Moskova’da açtığı yeni mağazasının önünde uzayan kuyrukları hayretle izlemiştim.
Hamburger ve onunla özdeşleşmiş olan McDonald’s yalnız bir köfte dükkânı değil, bir yaşam tarzının da simgesi olmuştu ve sadece Moskova’yı değil, Paris dahil olmak üzere, bütün metropolleri fethetmişti.
Bütün bunların içinde, en şaşırdığım da canım Adana kebaplarının kentinde McDonalds’ın gördüğü itibar olmuştu.
Evet, Amerikan yaşam biçiminin simgesi hamburgere hiçbir şey karşı koyamıyordu.

***

Hamburger aynı zamanda fast food denilen (acele tıkınma diye de çevirebilirsin) her türlü lezzetten yoksun, damağın inceliğine olduğu kadar, sağlığa da aykırı furyanın da önde gelen simgesidir.
O yaşam türüne karşı olan ve aralarında geçenlerde ölen Umberto Eco gibi önemli düşünür ve sanatçıların da bulunduğu kişiler örgütlendiler, sindire sindire yeme ve yaşama akımını oluşturarak yaşam keyfini ve zevkini savundular.
Ama gel gör ki, hamburgerin simgesi olduğu akımın yaygınlığını dizginleyemediler.
Kapitalist emperyalizm her şeyimiz gibi yaşam zevkimizi de tutsak etmişti.
Üstelik, başta hamburger olmak üzere sanayi ürünü tıkınma ile obezite arasında doğrudan bağlantı olduğu ve “fast food”un sağlıksızlığı da kanıtlanmıştı. Ama bunlar da, hamburgerin itibarını sarsmadı.
İşte, tahtı muhkem görünen emperyalist hamburgerin karşısına tam bu sırada mazlum döner dikilerek, saltanatını tehdit etmeye başladı.
Artık Batı başkentlerinde de, Anadolu ve Mezopotamya kökenli döner, Hamburg kökenli köfteyi sallıyordu.
Ama döner, fast food’dan şikâyetçi olmayanları bile tedirgin etmeye başlamıştı. Eee, ne de olsa kebabın menşei ve çağrıştırdıkları, Amerikan pazarlamasının hünerleriyle allanıp pullanmış hamburgerin çağrıştırdıklarından daha değişikti.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İyi insan 19 Mart 2024 | 629 Okunma Laiklik nedir? 06 Mart 2024 | 188 Okunma Yıldönümü 03 Mart 2024 | 87 Okunma Aslında biliyorlar 01 Mart 2024 | 68 Okunma Vatan nöbeti 27 Şubat 2024 | 279 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar