‘Geleneksel aile değerleri’

Bakanlar Kurulu’nun medyadaki tüm yapımların “geleneksel aile değerlerine uygun olması için gerekli önlemlerin alınması ve bu işin koordinasyonunun Aile ve Sosyal Politikalar...

Bakanlar Kurulu’nun medyadaki tüm yapımların “geleneksel aile değerlerine uygun olması için gerekli önlemlerin alınması ve bu işin koordinasyonunun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na verilmesi” kararı aklıma on gün önce yitirdiğimiz İtalyan sinemacı Ettore Scola’yı getirdi. 
Scola, başrollerini Marcello Mastroiani ile Sophia Loren’in paylaştığı ve 1938 yılında Roma’da Hitler-Mussolini buluşmasının olduğu gün, faşist bir İtalyan ailesine mensup ev kadını ile, eşcinsel anti-faşist bir entelektüelin karşılaşmalarını anlatan yapıtında faşizmin “aile”yi kutsamasındaki ikiyüzlülüğü çok çarpıcı biçimde verir. 
Yalnız faşizm değil ama akrabası bütün baskıcı, gerici, bireyi ezici rejimler, baskılarını aile motifinin ardına gizlenerek, oluşturup, sürdürüp pekiştirme yolunu tutmuşlar, “geleneksel aile değerlerini” kutsamışlardır. 
Mine Söğüt çarşamba günkü enfes yazısında (geleneksel ailenin vahşi kriterleri) toplumumuz bağlamında bu sahtekârlığı çok güzel anlatıyordu.

***

“Köy-kentleşme”nin yani köylerden kentlere böylesine çarpık göçün yaşandığı ve gelenlerin yeni geldikleri yerin değerlerine ayak uyduramaz, geride bıraktığı yerin değerlerini korumaya nafile uğraşırken içine düştüğü çakma değerler çukurunda debelendiği ortamda, geleneksel aile değerleri ölçütünü aramak boşunadır. 
Toplumun çoğunluğu artık ne köylü ne de kentli olduğundan, onun değerleri de ne köyün ne de kentin değerlerinin mihenk taşına vurulabilir. Artık onun geleneği de tevatürdür. Bu ortamda “şüyuu vukuundan beter” diye düşünülen gerçekler özenle saklanırken yalanları öne sürmek şeklinde ortaya çıkan tevatürler kutsanır. 
Ve bu yol, neyin ne olduğunun bilinmesini de engeller, olan bitenin söylenip eleştirilmesini de... 
Bu ortamda soyu ve geleneği olmayan değerler kutsanırken çıkar ve baskı düzeninin sürmesi için geliştirilen saldırılarda özgürlüklere karşı kalkan olarak kullanılır.

***

Böylelikle aslında var olmayan geleneksel aile ölçütleri, rejimin var olan diğer baskı araçları yanındaki yerini alır. 
Başlıca işlevi olan biteni ve düşünceleri yansıtmak olan medyada geleneksel aile ölçütlerine uygun olmadığı için yaptırıma uğrayan yapıtlar olayının gülünçlüğü en çarpıcı biçimde o medyadaki haberler tarafından ortaya çıkarılacaktır. Çünkü bakacaksanız ki, geleneksel aile ölçütlerine aykırı bulunmuş ve bu yüzden, örneğin yasaklanmış, bir yapıtta işlenen fiil, haberlerde bu kez gerçekleşmiş bir edim olarak karşımıza çıkınca yaptırım uygulanan kişi, haklı olarak soracaktır: 
- Beyler bana geleneksel aile ölçütlerine aykırılıktan yaptırım uyguluyorsunuz. Ama görüyorsunuz ki, olay yaşamda da aynen varmış. Bu ne iş? 
Hızla değişen çarpık ortamda, geleneksel aile ölçütleri kalmamıştır. Her şey çarpıtılmakta, hızla değişmektedir. Böyle bir ortamda geleneksel aile ölçütleri bahanesi baskıyı artırmak ve toplumu daha da kapalı hale getirmek sonucunu verecektir. 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İyi insan 19 Mart 2024 | 624 Okunma Laiklik nedir? 06 Mart 2024 | 182 Okunma Yıldönümü 03 Mart 2024 | 85 Okunma Aslında biliyorlar 01 Mart 2024 | 67 Okunma Vatan nöbeti 27 Şubat 2024 | 276 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar