Sezai Karakoç’un yol’u...
Karar Gazetesi Yazarı Alattin Karaca'nın bugünkü (28.11.2022)''Sezai Karakoç’un yol’u...'' başlıklı yazısı.
Hatıra yazmak zor iş! Kendini koyuyorsun ortaya, cesaretin kadar ama. Öfkelerin, kırgınlıkların, sevdiklerin, sevmediklerin, inançların, siyasi görüşlerin bir şekilde dökülüyor ortaya. Zülf-i yâre dokunmak da kaçınılmaz! Kimileri kızacak, kimileri sevinecek, kimileri hayal kırıklığına uğrayacak. Hâsılı zor!
Sezai Karakoç’un “Hatıralar”ı da öyle! Yer yer kırgınlıklar, alınganlıklar, sitemler ve imalarla yüklü. Ama şöyle bakın: Tüm hatıratlar özneldir, tüm yorumlar, tespitler doğru olacak değil, o öyle görmüş, ama her görüş önemli! Ya hiç yazmasaydı, o görüşten, o yorumdan mahrum olmayacak mıydık? İyi ki yazmış! Kimse kırılmasın, küsmesin, hayat böyle çünkü, dümdüz değil hiçbir şey.
Başta şunu söyleyeyim: Karakoç, devrindeki muhafazakâr, mukaddesatçı matbuatın, edebiyatın dilini eksik ve eskimiş buluyordu, yeni bir dil ve üslup arayışındaydı, neslin değiştiğinin farkındaydı. Nitekim “Hatıralar”ındaki şu sözler, hem döneme hem şiire bakışının ölçüsü de bence. Onu ve “Diriliş”i bu sözler bağlamında anlamaya çalışmalı:
“… ben kısa vadeli çalışmaların, muhalefete ve komünistlere çatmakla yetinmenin fazla bir fayda vermeyeceğini düşünerek bir düşünce ve edebiyat...