Bin Selman’ın itirafı ne anlama geliyor?

Dört gün sonra yani 2 Ekim 2019 tarihinde Suudi Arabistanlı gazeteci yazar Cemal Kaşıkçı’nın ülkesinin İstanbul’daki başkonsolosluk binasında korkunç bir şekilde katledilmesinin birinci...

Dört gün sonra yani 2 Ekim 2019 tarihinde Suudi Arabistanlı gazeteci yazar Cemal Kaşıkçı’nın ülkesinin İstanbul’daki başkonsolosluk binasında korkunç bir şekilde katledilmesinin birinci yıldönümünü idrak edeceğiz. Bu yıldönümünden birkaç gün önce ilginç bir gelişme meydana geldi. Suudi Arabistan’ın resmiyette veliaht prensi gerçekte ise babasının iyice devredışı kalmasından dolayı fiili kralı sayılan Muhammed bin Selman, kendisinin yükselişi ve izlediği siyasetle ilgili olarak hazırlanan bir belgesel için PBS televizyonundan Martin Smith’e verdiği röportajda Kaşıkçı cinayetinin kendi sorumluluğu altında vuku bulduğunu itiraf etti. 

Kaşıkçı’nın ölüm yıldönümünden bir gün önce yani 1 Ekim’de yayına girecek olan “Suudi Arabistan Veliaht Prensi” isimli belgeselin fragmanına göre Bin Selman, Kaşıkçı’yı öldüren görevlilerin kendi gözetimi altında olduğunu, bu sebeple cinayetin de kendi gözetimi altında olduğunu kabul ettiğini ve tüm sorumluluğu üstlendiğini söylüyor. 

İlk kez Suudi veliaht prensi Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili sorumluluğu kabullenme konusunda böyle açık konuştuğundan dolayı itiraf ve sorumluluğu yüklenme işlemi bayağı heyecan uyandırdı ve gündem oluşturdu. 

Ancak burada onun genel anlamda bir sorumluluk üstlendiğine, suçlu olduğunu itiraf etmediğine özellikle dikkat çekmek istiyoruz. Kendisi devletin en üst kademesindeki bir yetkili olarak, kendi döneminde böyle bir cinayetin işlenmiş olmasından dolayı sorumlu olduğunu söylüyor ama bir yandan da cinayetin aslında kendi bilgisi dışında işlendiğini anlatmaya, böyle bir cinayetin işlenmesini önceden alınması gereken tedbirlerle engelleyemediği için sorumluluğu yüklendiğini ifade etmeye çalışıyor. Ama bu, suçu itiraf etme ve sorumluluktan dolayı bir bedel ödemek zorunda olduğunu kabullenme anlamına gelmiyor. Böyle bir itirafta bulunmasındaki amacı bu suçu işleyenleri cezalandırma yükümlülüğü taşıdığını belirtmektir. Ancak cezalandırılması gerekenler arasında kendisinin de bulunduğunu asla kabul etmiyor. 

Çünkü Martin Smith, “Sizin haberiniz olmadan adamlarınız nasıl böyle bir cinayete karar verebilir ve gerçekleştirebilir?” diye sorduğunda “Bizim yirmi milyon insanımız var, hükümet içinde çalışan üç milyon kişi var” cevabını vererek hepsini bire bir takip etme, suç işlemelerini önceden tahmin etme ve engelleme imkânının bulunmadığını ifade etmeye çalışırken, cinayetin yine kendi bilgisi dışında ve tamamen faillerin kararlarıyla işlendiğini, kendisinin suçlu değil bir devlet yetkilisi olarak sorumlu olduğunu söylemeye çalışıyor. 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İşgal hükümeti neden ateşkese razı olmuyor? 11 Mayıs 2024 | 19 Okunma Refah’a saldırıda ABD’nin taktiği 10 Mayıs 2024 | 186 Okunma İşgal rejiminin stratejisi ve Refah 09 Mayıs 2024 | 87 Okunma Isam El-Attar’ın ardından! 04 Mayıs 2024 | 664 Okunma Kudüs şehidimize selamlar! 03 Mayıs 2024 | 237 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar