Yemen’de felaket büyüyor

Bu sıralarda dünyanın ve bu arada Türkiye’nin gündemini Kerkük şehrinin Bağdat yönetiminin kontrolüne geçmesi ve bununla ilgili gelişmeler meşgul ediyor. Bu konunun daha bir süre gündemi meşgul edeceği...

Bu sıralarda dünyanın ve bu arada Türkiye’nin gündemini Kerkük şehrinin Bağdat yönetiminin kontrolüne geçmesi ve bununla ilgili gelişmeler meşgul ediyor. Bu konunun daha bir süre gündemi meşgul edeceği anlaşılıyor. Fakat bu arada Yemen’de gerçekten büyük bir felaket yaşanıyor. Bu felaketin alanı gittikçe büyüyor ve felaketten etkilenen insanların sayısı her geçen gün artıyor. 

Yaşanan felaketten dolayı yedi milyon insanın açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğu haber kaynaklarında ifade ediliyor. İki milyon insan ise fiili olarak kötü veya yetersiz beslenme sıkıntısından dolayı sağlık problemleri yaşıyor. Yetersiz beslenme ve çevre kirlenmesinden dolayı hızla yayılan kolera salgınından etkilenenlerin sayısının da altı yüz bin civarında olduğu söyleniyor. Bunların içinde çocuklar ve kadınlar çoğunluğu oluşturuyor. Kolera ve açlık yüzünden ölenlere her geçen günü yenileri ekleniyor. Bazı gönüllü kuruluşların kolerayla ve açlık felaketiyle mücadele için sürdürdüğü insanî yardım çalışmaları çok yetersiz kalıyor. Can güvenliğinin olmaması sebebiyle çalışmalar çok dar bir alanda yürütülebiliyor. İlaçların sokulmasında da büyük sıkıntılar yaşanıyor. 

Yemen’deki bu büyük felaketin tek bir sebebi var. Bu ülke üzerindeki çıkar hesaplarından dolayı hâkimiyet kavgası veren dış güçlerin sürdürdüğü savaş. Bu savaşın bir tarafının başını İran, diğer tarafının ise başını Suudi Arabistan çekiyor. Bu iki ülke Yemen’deki büyük felaketi ve milyonlarca insanın perişan olduğunu görerek bir çözüm girişiminde bulunsa ve silahlar susturulsa bu milyonlarca insan da büyük felaketten kurtulacak. Fakat yaşanan büyük felaket savaşan tarafların insafa gelmesini sağlamıyor ve stratejik hâkimiyet kavgası kesintisiz bir şekilde sürdürülüyor. 

Yemen’deki savaş özellikle Batılı kaynaklar tarafından bir Şii - Sünni savaşı olarak lanse ediliyor. Bunun gerekçesi ise İran’ın Şiiliği, Suudi Arabistan’ın da Sünniliği temsil ettiğine inanılması. Dolayısıyla dünya kamuoyuna bir mezhep savaşı olarak yansıtılıyor. Gerçekte ise bölgesel güçlerin Yemen üzerindeki hesaplarından kaynaklanan bir stratejik hâkimiyet savaşıdır. Suudi Arabistan’ın sünniliği tamamen şekil yönündendir ve Yemen’deki savaşının itikadî bir boyutu yok. İran’ın Şiiliğinin de siyasi hesaplarıyla bağlantılı olduğu artık görülüyor. 

Savaşta BAE’nin Yemen’le ilgili stratejik hesaplarının da önemli rol oynadığı görülüyor. BAE bazı bölgeleri tamamen kendi etki alanına sokmak için çeşitli oyunlar oynuyor. 

Tabii ABD de Yemen’deki gelişmelerin ve hadiselerin dışında değil. Zaman zaman El-Kaide’nin varlığını bahane ederek saldırılar düzenliyor. ABD’nin gerçekleştirdiği saldırılar da önemli can kayıplarına ve zayiata neden oluyor. 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ramazan ve iman kardeşliği 29 Mart 2024 | 17 Okunma Batı “soykırım” suçlamasını neden desteklemiyor? 28 Mart 2024 | 94 Okunma Batı’dan Filistin ve Ukrayna Konusunda Çifte Standart 23 Mart 2024 | 50 Okunma Filistinli anneler dünyanın ne kadar umurunda? 22 Mart 2024 | 119 Okunma İşgal güçleri şimdi de yardım dağıtanları vuruyor 21 Mart 2024 | 72 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar