Türkiye’nin dostları..

Kulağa pek hoş gelmiyor tabii ama bir devlet için “düşman tanımı” yapmak yaşadığımız dünyanın bir gerçeği. Ancak bir devletin, bir diğer devleti düşman sayması inkarı kabil...

Kulağa pek hoş gelmiyor tabii ama bir devlet için “düşman tanımı” yapmak yaşadığımız dünyanın bir gerçeği. Ancak bir devletin, bir diğer devleti düşman sayması inkarı kabil olmayan kesin kanıtlar gerektirir. Devletler, ihtilaflarını ilelebet sürdürmek de istemezler. Tarih ise, bir zaman dost ve müttefik olan devletlerin amansız düşmanlara dönüştüğüne dair örneklerle dolu. 1939'da “Nazi Almanyası” ile “Sovyetler Birliği” arasında “Saldırmazlık Paktı” imzalandı. Ne ki paktın ömrü kısa sürdü. Almanya 1941'de Sovyetler'e saldırarak paktı geçersiz kıldı. “İkinci Dünya Savaşı”nın en yıkıcı safhaları Almanya ile Sovyetler Birliği arasında cereyan etti.
Biz de 1676'dan 1917'ye kadar bir düzine büyük savaş yaptığımız Ruslarla “Milli Mücadele” döneminde dostluk ilişkisi kurduk. Oysa Balkanlar'daki topraklarımızın büyük kısmını Ruslar yüzünden kaybettik. Ruslar 1878'de Yeşilköy'e kadar geldiler. Avrupa'nın büyük güçleri devreye girmeseydi İstanbul'da Ruslarla çok çetin bir şehir savaşı mukadderdi. Öte yandan 1917'de Çarlık rejimi yıkılmamış olsaydı İstanbul belki de Rusların eline geçecekti. Ruslar 200 yıl Osmanlı Devleti için “baş düşman” idi. Şartlar değişti, düşman iken dost olduk.
Sovyetler Birliği ile 1925′te “Tarafsızlık ve Saldırmazlık Antlaşması” imzaladık. Antlaşmaya göre, iki devlet birbirine saldırmayacak, taraflardan biri saldırıya uğradığı takdirde öteki tarafsız kalacaktı. Taraflar üçüncü devletlerle siyasal nitelikte antlaşmalar imzalamadan önce birbirlerine de danışacaklardı. Türkiye, 20 yıl sonra Moskova'nın Boğazlar'da üs ve doğuda toprak talepleriyle muhatap oldu. Detaylara girmeyeceğim, Sovyet Hükümeti 1945'de anlaşmayı feshetti. Moskova'nın bu tutumu yüzünden Türkiye Batı ittifakı'na yöneldi, aradığı dayanağı “NATO”da buldu. Stalin'in ölümünün ardından Moskova hükümeti taleplerinden vazgeçtiğini açıklamış olsa bile vazo bir defa kırılmış ve Türkiye güçler dengesi içinde safını çoktan seçmişti.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bir bardak su, bir varil benzin! 26 Mart 2024 | 128 Okunma Amerika’nın ‘yardım’ tiyatrosu.. 24 Mart 2024 | 70 Okunma Gazze’deki soykırıma ‘istisnaî’ kılıflar.. 19 Mart 2024 | 95 Okunma Ya Beyaz Saray, ya Netanyahu! 17 Mart 2024 | 227 Okunma Tabandan gelen baskı ağızları değiştirdi… 12 Mart 2024 | 514 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar