Trump Çinliler’i anlamıyor!

ABD Başkanı Donald Trump ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping arasındaki “ halat çekme ” oyunu devam ediyor. Kaslar, sinirler geriliyor, ancak Şi halatın ucunu bırakacak gibi gözükmüyor. Trump aşağılama içeren sözler eşliğinde onlarca ülkenin ticaret anlaşması yapabilmek için Beyaz Saray’ın kapılarını aşındırdığını iddia etmişti. Trump hiçbir engelleme öngörmediği için “ sert ” oynuyor, Beyaz Saray’daki tahtında yüzüğünü öpmeleri için muhataplarının sıraya girmelerini bekliyor. Muhatabı Çin olduğunda

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

ABD Başkanı Donald Trump ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping arasındaki “halat çekme” oyunu devam ediyor. Kaslar, sinirler geriliyor, ancak Şi halatın ucunu bırakacak gibi gözükmüyor. Trump aşağılama içeren sözler eşliğinde onlarca ülkenin ticaret anlaşması yapabilmek için Beyaz Saray’ın kapılarını aşındırdığını iddia etmişti. Trump hiçbir engelleme öngörmediği için “sert” oynuyor, Beyaz Saray’daki tahtında yüzüğünü öpmeleri için muhataplarının sıraya girmelerini bekliyor. Muhatabı Çin olduğunda bu sertlik numarası istediği sonucu vermiyor.

Dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki ticaret savaşları yapısal bir kriz içerisindeki küresel ekonomik sistemi temellerinden sarsıyor. Ancak bu savaşın başlatıcısı Çin değil. Çin halihazırdaki sistemi yıkmayı değil, bu sistem içindeki statüsünü yükseltmeyi hedefliyor. ABD ise küresel sistem üzerindeki sözde egemen statüsünü hiçbir şekilde kaybetmek istemiyor.

Trump’ın gümrük savaşları ülke içinde olumsuz etkilerini göstermeye başladığı için yer yer savunmacı bir pozisyon izliyor. Hatta Çin lideri ile görüştüğünü ve anlaşmaya yakın olduklarını söylüyor. Pekin’den gelen açıklamalar ise hiçbir şekilde görüşme ve müzakere olmadığıydı.

Çin ile ticaret müzakerelerinde etkili olması beklenen ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ise “ABC” kanalındaki "This Week" programına verdiği bir mülakatta “Trump'ın Başkan Xi ile konuşup konuşmadığını bilmiyorum” diyordu. Bessent Washington’da “IMF” ve “Dünya Bankası”nın bahar toplantıları vesilesiyle Çinli mevkidaşıyla görüştüğünü, ancak görüşmenin gümrük vergileriyle ilgili olmadığını vurguluyordu. Bessent, Çin'in herhangi bir görüşmeyi kesin dille reddetmesiniyse, "Sanırım farklı bir hedef kitleye oynuyorlar" diyerek açıklıyordu.

Aslnda Bessent’in bu sözleri Çin hakkında dikkate alınması son derece önemli bir gerçeğe işaret ediyor. Bu gerçek, Çin Yönetiminin ‘sert adam’ı oynayan Trump’a taviz vermeye razı olmayacağıdır. Zira Çinliler 1839-1949 yılları arasındaki dönemi “Ulusal Aşağılanma Yüzyılı” olarak niteliyorlar. “Ulusal Aşağılanma Yüzyılı”nın Çin’in ortak hafızasında derin kökleri var. Bugün bir Çin milliyetçiliğinden söz edilecek ise, bu milliyetçiliğin kökleri “Ulusal Aşağılanma Yüzyılı”nda aranmalıdır. 18. Yüzyılda dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olan Çin, 19 yüzyılda İngiltere( ve Fransa) ile yaptığı “Afyon Savaşları” sebebiyle yarı-sömürge olmuştu.

İngiltere kendi adasında afyon kullanımına yasaklamalar getirirken İngiliz tüccarların Çin’e afyon sokmasına izin vermeyen Çin Yönetimi’ne iki kez savaş açmıştı. 1839’da başlayan “Birinci Afyon Savaşı”nda İngiliz savaş gemileri Yangtze Nehri'ne çıkmış ve Çin’i limanlarını ve pazarlarını afyon ticaretine açmaya zorlamıştı. 1856’da başlayan “İkinci Afyon Savaşı”ndaysa İngiltere ve Fransa üstün Avrupa askerî teknolojisiyle Çin kuvvetlerine galip gelmişti. Bu savaş İngiliz ve Fransız birliklerinin Pekin'deki Eski Yazlık Sarayı yağmalaması ile doruğa ulaşmıştı.

İngiltere ve Fransa “Gambot diplomasisi' olarak anılan askerî müdahalelerle Çin’i boyunduruk altına almıştılar. Böylece Çin Avrupalılara elverişli tarifeler, ticari imtiyazlar, tazminatlar ve topraklar vermek gibi son derece eşitsiz anlaşmalar imzalamak zorunda kalmıştı. Bir antlaşma limanı olarak İngiltere’ye devredilen Hong Kong ise 1997’de Çin’e iade edilecekti. 1895’deki “Birinci Çin-Japon Savaşı”ndan sonra kuzey Çin'in bazı bölgeleri Çarlık Rusyası’na Tayvan ise Japonya'ya kaybediliyordu. Japonya 1931-1945 yılları arasında da Çin'i işgal altında tutmuştu.

Çinliler için “Aşağılanma Yüzyılı” sadece geçmişin acımasız bir dersi değil, aynı zamanda gelecek hakkında bir uyarıdır. Çin milliyetçiliğinin merkezinde yer alan “Aşağılanma Yüzyılı” Çin zayıf düşerse tekrar aşağılanacağını öğretiyor. “Bir daha asla'” sözü Çin'in bu duruma düşmesine izin vermemek anlamına geliyor. Cinping'in 2012'de göreve geldiğinde “Politbüro Daimi Komitesi”ni “Aşağılanma Yüzyılı” konulu bir sergiye götürmesi hiç de boşuna değildi.

“Ulusal Aşağılanma Yüzyılı”nı bilmek, Çin dış politikasını ve dünya görüşünü anlamak için bilhassa önemlidir. Trump’ın Çin’e karşı açtığı ticaret savaşları ve yaptırımlarsa Çinliler’in hafızasında “Aşağılanma Yüzyılı”nın en kötü hatıralarını canlandırıyor. Pekin ABD ile ticaret savaşlarını yıkıcı bir noktaya taşımak istemiyor görünüyor. Ancak Trump’ın tehdit, aşağılama ve küçümseme içeren yaklaşımla Şi Cinping’i masaya getirmesi de pek mümkün gözükmüyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
“İsrail Lobisi”ni korkutan araştırma! 20 Mayıs 2025 | 364 Okunma Neoconlar panik atak yaşıyorlar! 18 Mayıs 2025 | 103 Okunma Yeni Papa ne tür bir Amerikalı? 13 Mayıs 2025 | 484 Okunma Netanyahu, Trump’ı bıktırdı.. 11 Mayıs 2025 | 195 Okunma Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı kim olacak? 06 Mayıs 2025 | 93 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar