Körfez ittifakı bitti mi?

ABD Başkanı Donald Trump’ın Riyad ziyaretinin “110 milyarlık” silah sözlenmesiyle tamamlanması, “Basra Körfezi”nin iki büyük gücü olan İran ve Suudi Arabistan arasında yaşanan tehlikeli gerilimin...

ABD Başkanı Donald Trump’ın Riyad ziyaretinin “110 milyarlık” silah sözlenmesiyle tamamlanması, “Basra Körfezi”nin iki büyük gücü olan İran ve Suudi Arabistan arasında yaşanan tehlikeli gerilimin bir sonucu. Yemen’de yaşanan iç savaş da, “Katar Krizi” de bu gerilimin bir yansıması. Gerilimler, silah tekellerine milyarlarca doların akmasını sağlıyor.

“Katar Krizi”, Trump’ın ziyaretinden hemen sonra, Suudi Arabistan-Birleşik Arap Emirlikleri ortaklığıyla çıkarıldı. Bu ortaklık Bahreyn ve Mısır’ın katılımıyla daha geniş bir Arap koalisyonuna dönüştürüldü. “Katar Krizi”, 1991’deki Irak savaşından bu yana Körfez’deki en büyük diplomatik kriz.  Hem Riyad ve Kahire yönetimleri, hem de  ABD Başkanı Trump, Katar’ı ‘teröre destek vermek’ ile itham ettiler. İthamların ne kadar kurmaca olduğu, kendileri devlet terörünün mağduru olan “Müslüman Kardeşler”in ‘terörist’ ilan edilmesinden belli.

Meşru, seçilmiş Cumhurbaşkanları askeri darbeyle devirilip hapse atılan, binlerce mensubu meydanlarda alçakça katledilen, onbinlercesi hukuksuz olarak tutuklanan, uğradıkları zulüm ve baskıya rağmen yine de şiddete başvurmayan ‘Müslüman Kardeşler’i terörist ilan etmek hangi aklın ürünü? Trump, “harika işler becerdi” diyerek sırtını sıvazladığı darbeci General el-Sisi’ye kıyak olsun diye “Müslüman Kardeşler”in terörist ilan edilmesini istemiş olabilir.

İşin daha da tuhafı, Katar’ın ABD’nin bölgedeki en iyi müttefikleri arasında yer alması. On binden fazla Amerikan askerini barındıran büyük bir üsse ev sahipliği yapıyor. Diğer yandan Katar, “Körfez İşbirliği Konseyi”nde Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Kuveyt ve Umman ile müttefik. Bu ülkelerin hepsi birden ABD’nin de müttefiki. Yani Katar, içerden ‘müttefik hançeri’ ile vuruldu. Katar’a yönelik kurmaca suçlamalar müttefike, komşuya, dindaşa yakışmayacak ağır bir ambargoyla sonuçlandı. Bunu Katar’ın hazmetmesi çok zor. 

Öte yandan Katar’a yönelik hiçbir suçlama, bölgesel bir kuruluş olarak “Körfez İşbirliği Konseyi”nde gündeme getirilmedi, tartışılmadı bile. Kriz, altı üyeli KİK’in üç üyesinin tek yanlı girişimiyle tırmandırıldı. 1981’de kurulan “Körfez İşbirliği Konseyi” bu krizle bölgesel misyonunu yitirdi. Bundan böyle Konsey üyesi ülkeler arasındaki ilişkilere, “Katar’ın başına gelen, KİK’in herhangi bir küçük üyesinin de başına gelebilir” duygusu hakim olacak.

“Katar krizi”yle Körfez ülkeleri arasındaki güven duygusu kısa sürede giderilemeyecek ölçüde ağır bir darbe aldı. Katar krizi diplomatik olarak sönümlenebilir, ancak “Körfez İşbirliği Konseyi” üyelerinin birbirileriyle ilişkilerini zehirleyici unsur olarak etkisi devam edecek.  Bir kere araya fitne sokulmuş oldu.  Arkadan hançerlenmemek için üye ülkelerin gözleri hep birbirinin üstünde olacak, kimse kimseye sırtını dönmeye cesaret edemeyecek.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Taban hareketi “Lobi”yi yendi! 30 Nisan 2024 | 149 Okunma Boyaları döküldü! 28 Nisan 2024 | 134 Okunma İnsafsız takas! 23 Nisan 2024 | 61 Okunma ABD yine şaşırtmadı! 21 Nisan 2024 | 57 Okunma “Ayı kucaklaması” sonuç verecek mi? 16 Nisan 2024 | 325 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar