Huzursuz evlilik bitiyor mu?
ABD ve Avrupa arasındaki evliliğin huzursuz olduğu daha Trump’ın ilk başkanlık döneminde belirtilerini ziyadesiyle göstermişti. Joe Biden ’ın 2020’de Başkanlık seçimlerini kazanmasıysa tarafların evi terketmelerini engellemişti. Avrupa ve Amerika’da bu evliliğin Katolik nikahıyla gerçekleştiği, huzursuzluk ayyuka çıksa bile ayrılmanın vuku bulmayacağına inananlar vardı. Trump’ın ikinci gelişiyse bu evliliğin uzun sürmeyeceğine dair bir kanaat oluşturdu. ABD Başkan Yardımcısı JD Vance “Münih Güvenlik
ABD ve Avrupa arasındaki evliliğin huzursuz olduğu daha Trump’ın ilk başkanlık döneminde belirtilerini ziyadesiyle göstermişti. Joe Biden’ın 2020’de Başkanlık seçimlerini kazanmasıysa tarafların evi terketmelerini engellemişti. Avrupa ve Amerika’da bu evliliğin Katolik nikahıyla gerçekleştiği, huzursuzluk ayyuka çıksa bile ayrılmanın vuku bulmayacağına inananlar vardı.
Trump’ın ikinci gelişiyse bu evliliğin uzun sürmeyeceğine dair bir kanaat oluşturdu. ABD Başkan Yardımcısı JD Vance “Münih Güvenlik Konferansı”nda yaptığı konuşmalarda evli çifti bir arada tutan dünya görüşünün ve yaşam tarzlarının taban tabana zıt olduğunu alenen ilân etti. Vance, farklı istikametlere bakan ve artık aynı değerleri bile paylaşmayan çiftin aynı evde, zoraki bir ortak yaşam süremeyeceğini Avrupalıların anlayacakları dille ifade etti.
Vance’in ağzından ABD, Avrupa’ya verdiği mehiri geri alacağını, bu evliliği sürdürmek için daha fazla harcama yapmayacağını, Avrupa’nın kendi hayatını ABD olmadan sürdürmeye hazırlanması gerektiğini ima ediyor. Ayrılma vuku bulur ise, Avrupa artık ABD’nin koruması altında olmayacaktır. Yani Avrupa, tehlikelerle dolu ormanda başının çaresine bakmalıdır.
Trump’ın savaş açtığı Avrupa, “Birlik Avrupa’sı”, “Liberal Avrupa” veya ”Küresel Avrupa”. Trump “Amerikan müesses nizamı”nın Avrupa ayağının da yeniden yapılandırılmasını istiyor. Buna göre önce Birlik Avrupa’sı çözülecek, ardından ‘liberal’ olmayan bir Avrupa inşa edilecek. Trumpçılar İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılmasını hararetle desteklemiştiler.
Avrupa’nın yükselen radikal Sağ partileri “Avrupa Birliği”nin zayıf halkaları. Trumpçı Sağ ile bu partiler arasında güçlü bağlar kuruldu. “Beyaz Amerika” ve “Beyaz Avrupa” siyasetçileri, kalemşörleri safkan bir “Beyaz Batı” istiyorlar. ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, Amerika ve Avrupa Birliği arasında değerler ayrışmasından söz ederken, “Beyaz Avrupacı partiler”e muhabbetli selamlar göndermesinin sebebi de bu. Vance’in Münih konuşmalarında verdiği mesajların özü şudur: Değerler ayrışıyorken ABD ve “AB” arasındaki ortaklık devam edemez.
“Beyaz Batı” partilerinin ortak bir paydası da Beyaz/Hıristiyan nüfus yapısını değiştirdiği gerekçesiyle savundukları nefret dolu göçmen karşıtlığıdır. JD Vance’e göre Avrupa için tehlike “içeri”den, liberal, küreselci Avrupacılar ve kurumlarından geliyor. ‘İçerdeki düşman’ “Beyaz Üstünlükçüler” tarafından ABD’de de dillendiriliyor. Bunlara göre “içerdeki düşman” göçü teşvik ederek hem siyaseten, hem de kültürel olarak Beyaz Amerika’yı tahrip ediyorlar.
ABD’nin hegemonu olduğu sözde liberal, kurallara dayanan uluslararası sistem yapı-bozum süreci yaşıyor. “Beyaz Batı partileri”yse bu sürecin belirtileri. Batı dışı ülkelerin ekonomik yükselişi Batı merkezci uluslararası sistemin tasarımcılarını fena halde korkutuyor. Küresel ekonominin getirileri büyük ölçüde Batı’ya gittiğinde herşey güllük gülistanlık idi. Bu akışın yön değiştirmeye başlaması ABD’nin de kimyasını bozdu. 1945’te ABD, dünyanın GSYİH’sinin yüzde 50›sini oluşturuyordu. Bugün bu oran kabaca yüzde 25. ABD yine dünyanın birinci ekonomisi. İkinci sıradaki Çin’inse ABD’yi geçeceğine dair tahminler yapılıyor. Çin’in askeri kapasitesini de artırıyor olması ABD’de ‘Çin korkusu’nun temel argümanlarından birisi.
“Merkez” dağılıyor ve bu dağılma girdabında savrulan şahin, şahincinin ıslığını duymuyor. ABD’yse “küresel hegemon” rolünü kaybetmek istemiyor. Trump, ABD’nin ekonomik kayıplarını güç yoluyla, haraçcı bir tarzla telafi edebileceğini düşünüyor. Grönland adasına, Panama Kanalı’na, Kanada’ya, Gazze’ye yönelik açıklamaları bu bağlamda görülmeli. Trump ABD yardımlarının karşılığı olarak Ukrayna’dan nadir mineral kaynaklarını istiyor. Trump’a göre ABD için “yük paylaşımı çağı” bitti, yükü başkalarının sırtına bindirme zamanı geldi.
Vance’in Münih konuşmaları “Atlantik İttifakı” üzerinde adeta taktik bir nükleer patlama etkisi yaptı. ‘Liberal Avrupa’ şaşkın vaziyette ve Trumpla nasıl baş edeceğini bilmez durumda. Trump, sözde liberal, kurallara dayalı uluslararası düzen üzerinde yalazlı bir kılıç gezdiriyor. “Orman” gelişiyor ve dünyanın buna nasıl cevap vereceğiyse henüz belirsizliğini sürdürüyor.
Bu arada yeri gelmişken tekrar hatırlatalım. Batı dünyası özyurtlarında parya haline getirilen Filistinliler’in hak ve hukukunu İsrail için feda etti. İşlediği tüm suçlardan İsrail’in cezasız bırakılması sözde liberal kurallara dayanan uluslararası düzenin zaten maskesini indirmişti.