Herkesin gözü Kasım seçimlerinde!

ABD Başkanı Donald Trump’ın Kasım’da yapılacak Kongre seçimlerinden ürktüğü aşikar. Kamuoyu araştırmaları “Demokratlar”ın en azından Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu sağlayacakları yönünde sinyaller veriyor. Çin, Rusya, İran ve “Avrupa Birliği” başta olmak üzere, Trump’ın politikalarından rahatsızlık duyan ülkelerin gözü bu Kasım seçimlerinde.

“Federal Yüksek Mahkeme”de boşalan bir üyelik için Trump, radikal bir Katolik olarak bilinen Yargıç Brett Kavanaugh’u aday göstermişti. Normal şartlarda Kavanaugh’un 24 Eylül günü(dün) Senato Yargı Komitesi’ndeki onay sürece bitecek idi. Ancak Kavanaugh hakkındaki cinsel taciz iddiası üzerine oturum ertelendi. Cinsel tacize uğradığını öne süren Profesör Christine Blasey Ford, Perşembe günü Yargı Komitesindeki senatörlerin önüne çıkacak. “Trumpçı Cumhuriyetçiler”, Kavanaugh’un onay sürecinin geciktirilmesine şiddetle tepki gösteriyorlar. Demokratlar ise onay sürecinin Kasım seçimleri sonrasına uzatılması yönünde bir strateji izliyorlar. Bu strateji, Kavanaugh’un geçmişinin “FBI” tarafından soruşturulmasını da içeriyor. Trump’ın FBI’ı devreye sokması beklenmiyor tabii. Perşembe oturumları “Yüksek Mahkeme”nin geleceğini belirleyecek. Trump, “Yüksek Mahkeme”yi muhafazâkârların kontrol etmesini isteyenler tarafından Başkan seçildiğini savunuyor.

Dün Trump’ın ABD’ye ihraç edilen Çin ürünlerinin 200 milyar dolarlık kısmı için getirdiği yeni vergiler yürürlüğe girdi. Çin misilleme olarak 60 milyar dolarlık Amerikan ürünlerine ek vergi uygulayacak. Çin, Trump’a taviz vermeye yanaşmıyor, Trump’da geri adım atmak niyetinde değil. Çin’in e-ticaret devi “Alibaba Grup”un kurucusu Jack Ma ise iki ülke arasındaki ticaret savaşının 20 yıl sürebileceği uyarısında bulundu. Gözlemciler, Çin devlet başkanı Şi Cinping’in yaşam boyu liderliğini koruyabileceğini, buna karşılık Trump’ın bir dönem daha Başkan olabileceğini belirterek Çin’in sabırla direnç göstereceğini söylüyorlar.

Robert Mueller’ın yürüttüğü “Rusya Soruşturması” Trump için çok ciddi bir sorun teşkil ediyor. Azledilme korkusu yaşayan Trump, Kasım seçimlerinden zaferle çıkmayı umut ederken, Çin Trump’ın kaybetmesini diliyor. Trump’ın fesh ettiği “Trans Pasifik Serbest Ticaret Anlaşması”nın tarafları da seçimlerden beklenti içindeler. Benzer beklentiler, “Paris İklim Anlaşması” ile “NAFTA” imzacısı ülkelerle Avrupa Birliği ve NATO üyesi ülkeler için de geçerli. Bu ülkeler de seçimlerden Trump’ı dizginleyecek bir sonuç ümit ediyorlar.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Rusya’dan savaş uçağı ve S-400 füze savunma sistemi alan Çin’e yaptırım uygulama kararıysa, iki ülke arasındaki gerginliğin şiddetini artırdı. ABD Savunma Bakanı James Mattis ise Hindistan ve Vietnam başta olmak üzere Rusya’dan silah alan ABD’nin yeni müttefiklerinin yaptırımlardan muaf tutulmalarını istiyor. Mattis, yaptırımların müttefikleri ABD’ye yabancılaştıracağı, Rusya ve Çin’in nüfuzunuysa artıracağı görüşünde.

Obama döneminde Dış İşleri Bakanlığı yapan John Kerry’nin İranlı diplomatlarla yaptığı görüşmeler de Cumhuriyetçiler’in hedefindeydi. Trump’ın “İran Nükleer Anlaşması”ndan ABD’yi çekmesine muhalefet eden Kerry’nin İranlılara, “Trump gidici, sabredin” dediği söyleniyor. Trump yönetiminin İran’da iş yapan Batılı şirketleri yaptırımla tehdit etmesi sebebiyle, nükleer anlaşmanın imzacısı “AB” üyesi ülkeler de Kasım seçimleriyle ilgililer. Siyonistler ise “ABD tarihinin en İsrail yanlısı Başkanı” ilân edilen Trump’a oynuyorlar.