“Zeytin Dalı Harekâtı”nın anlamı..

“Zeytin Dalı Harekatı”nı anlamak için hem bölgemizdeki gelişmeleri anlayıp kavramak, hem de Türkiye’nin bu bölgenin tarihindeki yerinin derinliğine bakmak gerekiyor. Tabiatiyle Türkiye yanı başındaki...

Zeytin Dalı Harekatı”nı anlamak için hem bölgemizdeki gelişmeleri anlayıp kavramak, hem de Türkiye’nin bu bölgenin tarihindeki yerinin derinliğine bakmak gerekiyor. Tabiatiyle Türkiye yanı başındaki bölgenin kaderinde, yapıcı ve etkili rol üstlenmek mecburiyetindedir.  Suriye’de ABD var, Rusya var, İran var. Yanlış anlaşılmasını istemem ama Türkiye’nin bu ülkelerden çok daha fazla Suriye’nin kaderiyle ilgilenmekte hakkı ve sorumluluğu var.

“Büyük Selçuklular”, “Atabeylikler”, “Anadolu Selçukluları” ve  “Osmanlı Devleti” ile birlikte “Suriye tarihi”, bin yıllık “Türkiye tarihi”nin önemli bir cüz’üdür..”. Birinci Cihan Harbi’nde Halep’i, Şam’ı’, Hama’yı, Humus’u, Rakka’yı kaybettik ama 1920’lerin başına kadar, bugünkü Afrin’in de yer aldığı bölge fiilen ve resmen “Milli Mücadele”nin kapsamı içerisindeydi. Fransızlar bu bölgeyi işgâl ettiler ama bölge halkı bu işgâli kabullenmedi. 

1920’lerde, 1930’larda bu bölgenin ezici çoğunluğu kaderini Türkiye ile ilişkilendirdiği için Fransız işgâlcilere karşı kurtuluş savaşı verdi. Fransız uçakları Türkiye sınırına yakın köyleri defalarca bombardıman ettiler. 20 yıldan fazla süren bu halk hareketi Fransız kaynaklarında “Müridizm hareketi” olarak yer buldu. Bu döneme ilişkin araştırmalar, bölge halkının Türkiye’ye iltihak etmek konusunda çok güçlü duygulara sahip olduğunu gösteriyor. Ne var ki bölgede mukim bazı aşiret ağalarının Fransızlarla işbirliği yapmalarıyla direniş bastırıldı.

Harekâta “Zeytin Dalı” adı verilmesi, Afrin bölgesi halkıyla Türkiye arasındaki tarihi dostluk ilişkisine de bir atıf. Türkiye hiç kuşkusuz  Suriye’yi dilimleme plânlarına sessiz kalamaz. ABD’nin Irak ve Suriye’den çıkmayacağı belliydi. ‘Sürekli Savaş’, Pentagon’un  askeri stratejisinin temelinde yer alıyor. ABD, 2001’de ‘El-Kaide’ bahanesiyle Afganistan’a,  2003’te ise ‘kimyasal silah” bahanesiyle Irak’a girdi. Hâlâ bu ülkelerde kalmaya devam ediyor ABD. Oysa Obama da, Trump da askerlerini çekeceklerini vaat etmemişler miydi?

Daha eskiye gider isek, ABD askerleri 1953’ten bu yana “Kore Yarımadası”nda bulunuyor. “Kore savaşı” barış antlaşmasıyla değil bir ateşkes sözleşmesiyle son buldu. Kuzey Kore ile mesafe kaydeden barış görüşmeleri ABD tarafından sekteye uğratıldı hep. Yani, ‘nükleer’,  bahane. Kore Yarımadası’ndaki ABD askeri varlığının Çin ile ilgili olduğu çok açık. ABD, Suriye’de de ‘PYD aparatı’ üzerinden askeri varlığını sürdürmeye niyetli. ABD için Irak ve Suriye’de Amerikan halkının değil, İsrail’in çıkarları öncelik taşıyor. Türkiye başta olmak bölgenin aslî unsurları, İsrail’in çıkarları için bölgenin dilimlenmesine razı olabilirler mi?

Türkiye, ABD ile “NATO”da sözde müttefik. Ama ABD, Türkiye’nin yıllardır mücadele ettiği terör örgütünün Suriye şubesini silahlandırıyor ve Akdeniz’e ulaşan bir koridor inşa etmek istiyor. Müttefiklik bunun neresinde? ABD, PKK’nın Suriye unsurlarından sözde “Sınır Güvenlik Gücü” teşkil ediyor.  ABD, NATO’da müttefiki olan Türkiye ile istişare etmek ihtiyacı bile hissetmeden yapıyor bunu.  ABD, Rusya’nın “YPG”yi koruyacağını düşünerek, Afrin harekâtına ses çıkarmadı. Türkiye ve Rusya, ABD’nin ne yapmak istediğini gayet iyi anladı. ABD, düşmanını ‘bir başka düşmanı’ ile dengeleme oyunu oynuyor.  Rusya ile Türkiye’yi Afrin’de karşı karşıya getirme plânı, Rusya’nın oyundan çıkmasıyla bozuldu.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Ayı kucaklaması” sonuç verecek mi? 16 Nisan 2024 | 323 Okunma Yalancı gözler! 14 Nisan 2024 | 56 Okunma Biden cephesinde yeni bir şey yok… 09 Nisan 2024 | 42 Okunma Hep birlikte bir canavar yaptılar! 07 Nisan 2024 | 165 Okunma Bodrumdaki bomba! 02 Nisan 2024 | 281 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar