BIST 9.138
DOLAR 32,37
EURO 34,98
ALTIN 2.325,64
HABER /  POLİTİKA

Kemal Kılıçdaroğlu'na göre tek hatasız kendisi! Bu yanlışsa en büyük yanlışı ben yaptım

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kaybettiği 14 ve 28 Mayıs seçimleriyle ilgili öyle şeyler söyledi ki okuyanların ağızları açık kaldı. Seçimi kaybetmenin tartışılmaması gerektiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, kendisine yöneltilen her eleştiri için eleştiri getirenleri suçlayıp kendini akladı...

Abone ol

Millet İttifakı’nın 14 Mayıs seçimlerindeki Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, T24’e konuştu. Ankara ve İstanbul seçimlerini kaybetmeyeceklerini çünkü Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'nun başarılı olduklarını savunan Kılıçdaroğlu, Hazine Bakanı Mehmet Şimşek'i de "Göreve geldiğinde arka kapıdan dolar satmayacağız sözü vermişti ama sözünü tutmuyor" diye eleştirdi. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkan satırlar şöyle:

Kazandı veya kazanamadı tartışılmasın

“Kişisel baza indirgeyip; ‘Kazandı veya kazanmadı’, ‘yenildi’ veya ‘yenilmedi’ şeklindeki bir tartışmayı sürdürmeyi çok doğru bulmuyorum… Kuşkusuz bunları ‘tartışılmasın’ anlamında söylemiyorum. Ama tartışmaların veriye dayalı yapılması bizim de eksikliklerimizi görme olanağı sağlar.”

- Ben isterdim ki entelektüel dünya tartışsın; nerede eksiğimiz, yanlışımız oldu tartışılsın… Bunlar olmadı, doğrudan doğruya bir kişi hedef alınarak onun üzerinden bir linç girişimine başlanıldı. Yanlış olan buydu zaten.”

Bu yanlışsa en büyük yanlışı ben yaptım...

- Şunu bir kere kabul edelim; toplumun tüm kesimleriyle barışma yönünde gösterilen çaba yanlış mıydı doğru muydu? Bunun tartışılması lazımdı. Eğer toplumun tüm kesimleriyle; başı açık, başı kapalı, inanç, kimlik, yaşam tarzı itibariyle farklılıkları saygıyla karşılayıp, ama onları demokrasi kapsamında bir araya getirmek yanlış mıydı doğru muydu? Yanlışsa, bu yanlışın en büyüğünü ben yaptım. Doğruysa, e o zaman eleştiri olsa bile bunun hakkının bir toplu iğne ucu kadar bile olsa teslim edilmesi gerekmiyor muydu? Bu bile yapılmadı. Kuşkusuz eksikliklerimiz de olmuştur, yanlışlarımız da olmuştur.

“Erdoğan devletiyle rekabet ettik biz”

- Eğer 25 milyonu aşkın kişi demokrasi yönünde oy kullanmışsa, kutuplaşmaya karşı oy kullanmışsa, beraber ve birlikte olmaktan yana oy kullanmışsa, güçlendirilmiş parlamenter sistemden yana oy kullanmışsa, bunu başarısızlık olarak görmek doğru değil. Yani bu ülkede neredeyse her iki kişiden biri size destek verdi, oyunu demokrasiden yana kullandı. Bizim rakibimiz sadece Erdoğan değil, Erdoğan devletiyle rekabet ettik biz.

Seçimin ahlaki meşruiyeti tartışılmadı

- Yalanlar; mesela ben, kazanan Erdoğan’ın ahlaki meşruiyetinin – yani varolan seçimin ahlaki meşruiyetinin de tartışılmasını istedim. Kimse tartışmadı. Bir insan yalan söyleyerek Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturuyorsa, bunun ahlaki meşruiyetini benden önce bu ülkenin saygın medyasının tartılması gerekirdi. Ama bu hemen hemen hiç yapılmadı, sorgulanmadı…

- Ben, kazanan Erdoğan’ın ahlaki meşruiyetinin – yani varolan seçimin ahlaki meşruiyetinin de tartışılmasını istedim. Kimse tartışmadı. Bir insan yalan söyleyerek Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturuyorsa, bunun ahlaki meşruiyetini benden önce bu ülkenin saygın medyasının tartılması gerekirdi. Ama bu hemen hemen hiç yapılmadı, sorgulanmadı…

İnandığımız değerlerden koptuğumuzu...

- CHP, sosyal demokrat bir partidir. Biz, taksi şoförleriyle toplantı yaparken sosyal demokrat çizgimizden koptuk mu? TIR şoförleriyle toplantı yaparken sosyal demokrat çizgimizden koptuk mu? İşsizlerle toplantı yaparken sol değerlerimizden koptuk mu? Çiftçilerle toplantı yaparken sol değerlerimizden koptuk mu? Demokrasi askıya alınırken, Beşli Çete’lere olağanüstü olanaklar sağlanırken bunu eleştiren biziz. Allah aşkına söyleyin Beşli Çete kavramını bu ülkenin gündemine sokan kim? Hangi parti?  Türk Lirası’nı yerle bir edip, Euro ve Doları bu ülkenin millî parası haline dönüştüren iktidarı eleştirirken sol değerlerimizden koptuk mu? Nereden koptuk biz? Biz gelir dağılımının eşitlenmesi gerektiğini, 85 milyonun bir avuç kişiye hizmet eder hale getirildiğini, devletin bütün kaynaklarının bir gruba- ki biz bunlara Beşli Çete diyoruz- aktarıldığını söylediğimizde biz inandığımız değerlerden koptuk mu?”

Aslolan, her partinin bağımsız seçimlere girmesi

- İttifak seçim süreçlerinde oluyor, şu anda da bir seçim süreci yok zaten. Dolayısıyla da bir ittifak da söz konusu değil. Zaman zaman partiler kendi görüşlerini aktarıyorlar. Aslolan, her partinin bağımsız seçimlere girmesidir. Ancak Türkiye’nin koşulları dikkate alındığında yeri geldiğinde ittifaklar yapılabiliyor. Bu yerel seçimlerde de yapılabiliyor, cumhurbaşkanlığı seçiminde de. Koşullar değişince, siyaset tabii ki o değişen koşullara ayak uydurmak zorundadır.

İstanbul ve Ankara'yı niye kaybedelim

- İstanbul ve Ankara’yı niye kaybedelim? Belediye başkanlarımız başarılı. Sonunda başarıyı gören kim? Ankara’dakini ben görüyorum, İstanbul’dakini İstanbullu görüyor, Adana’dakini Adanalı, Mersin’dekini Mersinli görüyor. Dolayısıyla belediye başkanlarımız başarılı, görevlerini yapıyorlar. Biz, ayrıca yeni büyükşehir belediyeleri ve çok sayıda belediye başkanlığını da alacağız, yani kazanacağız. Ayrıca biz CHP Genel Merkezi olarak, belediyelerimizin çalışmalarını yakından izliyor ve gelen raporları değerlendiriyoruz…

Mehmet Şimşek sözünü tutmuyor

- Mehmet Şimşek atandığında, Merkez Bankası Başkanı atandığında, ‘Artık arka kapıdan dolar satmayacağız’ sözü verildi. Peki verilen söze karşın, niçin şimdi arka kapıdan döviz satmaya başladılar? Şeffaflık diyorlardı, eğer kendilerine güvenilecekse neden bunun gereği olarak 128 milyar doların kimlere hangi koşullarda satıldığını niye açıklamıyorlar? Bu yeterince sorgulanmıyor mesela. Yazılmıyor, çizilmiyor, Mehmet Şimşek’e sorulmuyor. Sorulması lazım. Erdem diyorsun, şeffaflık diyorsun, dürüstlük diyorsun, kararlar kamuoyuna açıklanacak diyorsun. İyi de 128 milyar dolar nerede? Kime satıldı? Bilmiyoruz.”

Değişimin içinde yaşayanlar bazen...

- Bir dönem Erdoğan derdi ki, ‘CHP, Sivas’ın doğusuna gidemez’. Şimdi sormak lazım, CHP Sivas’ın doğusuna gidiyor mu gitmiyor mu? Bir dönem başörtülü kızlar bize düşman gibi bakardı, biz de onlara düşman gibi bakardı. Şimdi başörtülü kızlar CHP’ye oy veriyor. Değişimin içinde yaşayanlar bazen değişimi fark etmeyebilirler.

Protokolde yer almayacak tek şey MİT Başkanlığıdır…

- Bu konuda sadece daha önce de dediğim şeyi söyleyeceğim; iki kişi arasında imzalanan metin o iki kişinin namusuna teslim edilmiştir. Benim bu konuda açıklama yapmam doğru olmaz. Ancak şunu söyleyebilirim herhangi bir protokolde yer almayacak tek şey MİT Başkanlığıdır…