POPÜLER YAZILAR







Bu gelişmeler, Türkiye’nin küresel enerji ve teknoloji alanında yükselen bir aktör olabileceğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Zira Türkiye, Çin'in ardından dünyanın en büyük ikinci NTE rezervine sahip.
Periyodik tabloda 17 elementi kapsayan NTE’ler, yüksek teknoloji ve savunma sanayinin temel hammaddeleri arasında yer alıyor. Elektrikli araçlardan rüzgar türbinlerine, F-35 savaş uçaklarından akıllı telefonlara kadar sayısız üründe kritik rol oynuyorlar. Özellikle Neodimyum, Disprosiyum ve Samaryum gibi elementler, mıknatıs teknolojileri ve enerji depolama sistemlerinde kilit önemde.
Çin, küresel NTE rezervlerinin yaklaşık %49’una sahip ve üretimde %69’luk payla liderliği elinde tutuyor. Ayrıca bu elementlerin neredeyse %90’ını işleme kapasitesine de sahip. Ancak son yıllarda, Çin’in ihracat kısıtlamaları nedeniyle Batılı ülkeler alternatif tedarikçiler aramaya başladı. Bu noktada Türkiye'nin devreye girmesi, kartların yeniden dağıtılmasına neden olabilir.
ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu’na göre, Türkiye'nin nadir toprak elementi rezervi yaklaşık 694 milyon ton. Bu miktar, sadece Çin’in ardından ikinci sırada yer almakla kalmıyor, aynı zamanda dünya enerji ve savunma tedarik zincirinde yeni bir alternatif kapısı açıyor. Özellikle yenilenebilir enerji dönüşümü için bu rezervler hayati önem taşıyor.
ABD’nin 2018’de başlattığı ticaret savaşına karşılık olarak Çin, kritik NTE’lerin ihracatına sınırlama getirdi. Bu kısıtlamalar arasında Samaryum, Gadolinyum, Terbiyum ve İtriyum gibi yüksek teknoloji üretiminde kullanılan elementler yer alıyor. Çin, bu elementlerin ihracatında “kullanım amacı” beyanı gibi sert kurallar getirerek ABD’nin savunma ve enerji sektörlerini doğrudan hedef alıyor. Bu durum, Türkiye gibi alternatif kaynaklara yönelimi artırıyor.