Arslan Bulut Kimdir?

Arslan Bulut: Kelimelerin Maden Ocağında Bir Gazeteci

Türkiye’de gazetecilik dediğimizde, “kolay okunur” yazmakla “kolay anlaşılmaz gerçekleri okura taşımak” arasında ince bir çizgi vardır. Kimileri ilkini seçer; kelimeler kayar gider, ertesi gün hatırlanmaz. Kimileri ise ikinci yolu tercih eder; kazma kürekle hakikatin katmanlarını eşeler, taşın altında ne varsa ortaya çıkarır.

Arslan Bulut, işte o ikinci yoldan yürüyenlerden.

1959’da Trabzon’un Maçka ilçesinde, Karadeniz’in dağlarında doğup büyüyen Bulut, memur bir babanın çocuğu olarak Türkiye’nin dört bir yanında okullara gitmiş. Bu ülkenin taşrasını da, şehirlerini de, insan hikâyelerini de yerinde görmüş. Belki de bu yüzden bugünkü yazılarında “uzaktan konuşan” değil, “içinden tanıyan” bir ses duyarız.

Hukuk eğitimi almış. Üniversite sıralarında basın koridorlarına açılan kapıdan içeri adım atmış. O yıllarda geceleri ışığı sönmeyen gazetelerde sabahlarken öğrendi mesleğin hamurunu… Son Havadis’te başladı, Tercüman’da pişti; Akşam’dan Kıbrıs’a, Orta Doğu’dan Yeniçağ’a uzanan bir yolculuk. Her defasında aynı çizgi: Sözünü sakınmayan, sorunun kökünü arayan, tarih bilgisini bugüne taşıyan bir tarz.

Bugün Yeniçağ gazetesinde kalem oynatıyor. Ama onu yalnızca bir “köşe yazarı” diye sınırlamak haksızlık olur. Bulut, Türkiye’de fikir gazeteciliğinin yaşayan örneklerinden biri. Kimliğini, tarihini, devlet aklını, jeopolitiği tartışırken “akademik mesafe” ile “millî hassasiyet”i yan yana yürütmeyi bilen bir isim.

Elbette herkes aynı düşünmek zorunda değil. Eleştiren de var, seven de… Zaten fikir adamının kalitesini belirleyen de tam bu değil midir? Herkesin sevdiği, hiçbir şeyi tartışmaya açmayan biri gazeteci değil; en fazla popüler bir noterdir.

Bulut’un yazılarını okuyunca fark edersiniz: O, meseleye hep bir adım geriden bakar; sadece bugünü değil yarını da hesaba katar. Siyaseti günübirlik çekişmelerin değil, tarihsel bir sürecin parçası olarak okur. Dünyaya Ankara’dan değil, Anadolu’nun çeperinden, bir milletin bin yıllık hafızasından bakar.

Bugün algının haberin önüne geçtiği, hızın derinliği boğduğu bir çağda… Arslan Bulut gibi isimler hâlâ “yavaş okuma” mecburiyeti getiriyor insana. Çünkü cümlelerinin içinde, dünün tecrübesiyle bugünün sancısını aynı potaya döken bir emek var.

Belki de bu yüzden bazıları onu “zor yazar” diye tarif eder. Evet, kolay değildir. Ama memleket meselesine gerçekten kafa yoran, bir cümleden fazlasını arayan okurlar için tam da bu yüzden kıymetlidir.

Kimi yazar, haber verir.
Kimi yazar, gündem kovalar.
Kimi yazar, tarih yazar.

Arslan Bulut, yazıyı tarihle buluşturanlardan.

Ve Türkiye’nin fikrî ikliminde böyle isimlere hâlâ ihtiyaç var.

BAZI YAZILARI
Yeni sansür yöntemleri! 05 Aralık 2025 | 7 Okunma Medya ve siyaset Tom Barrack’a karşı susuyor! 04 Aralık 2025 | 104 Okunma Barrack ABD’nin asıl hedeflerini açıkladı! 03 Aralık 2025 | 405 Okunma İşte devlet aklı! 02 Aralık 2025 | 365 Okunma Süreçte karşılıklı suçlamalar! 01 Aralık 2025 | 249 Okunma Öcalan, yine ‘Sevr Modeli’ istedi! 29 Kasım 2025 | 555 Okunma Papa’nın İznik görevi! 28 Kasım 2025 | 320 Okunma “Öcalan ittifakı!” 27 Kasım 2025 | 272 Okunma Önce Öcalan, sonra partiler formatlandı! 26 Kasım 2025 | 583 Okunma “Etnik vatandaşlık”ta AKP-CHP uzlaşması! 25 Kasım 2025 | 214 Okunma
TÜM YAZILARI