Türkiye gündemini uzun süre meşgul eden New York’taki
Zarrab/Atilla davasında sona gelindi. Reza Zarrab’ın
“itirafçı” olmasıyla davanın tutuklu tek sanığı
haline gelen Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla
hakkındaki nihai karar 16 Mayıs’taki duruşmada açıklanacak.
Ancak bu işin hukuki kısmı. Davanın, her Türk vatandaşını
ilgilendiren bir de “siyasi boyutu” var.
New York’taki davanın sonucuna göre ABD Hazine Bakanlığı bazı Türk
bankalarına “İran yaptırımlarını
delmek” suçlamasıyla para cezası kesecek.
Bu cezanın ne kadar olduğu belli değil. Geçmişte ABD Hazine
Bakanlığı’nın pek çok büyük bankaya aynı suçlama ile verdiği çok
değişik cezalar var. Kimi bir milyar doların altında, kimi ise 10
milyar dolara kadar varabiliyor.
Bakanlık, ceza miktarını belirlerken bazı
“kriterleri” de gözönüne alıyor. Bu kriterlerin ne
olduğunun izleri ise Atilla’nın davasında savcılık tarafından
verilen son dilekçelerde ortaya çıkıyor. Savcılık, dilekçelerinde
Atilla davasına karışan Türk bankaları ile yine İran yaptırımlarını
delmekle suçlanan yabancı bankalara verilen cezaları, dilekçelerde
tek tek inceliyor.
Ve işin kötüsü, bu inceleme sonucunda, AKP hükümetinin tüm bu dava
sürecinde, ne siyasi, ne de hukuki, hiçbir doğru adım atmayı
beceremediği ortaya çıkıyor.
Şöyle anlatalım;
– Bir kamu bankasının, Halkbank’ın Genel Müdür
Yardımcısı olan Mehmet Hakan Atilla New York’ta ilk tutuklandığında
Türkiye’nin “yargı dokunulmazlığı” talep etme
şansı vardı. Hatta Atilla’nın avukatları o dönemde Washington’daki
Türk Büyükelçiliği’ne, “Amerikan Dışişleri’ne yazı yazın,
Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu görevlisi olan Atilla’nın yargı
bağışıklığından yararlanmasını resmen isteyin” diye
başvuruda da bulundular. Ancak Büyükelçilik, nedendir bilinmez,
“Türkiye’nin memurunu yargılama yetkin yok” diye
Amerikan mak...