Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde ise
“denge” dış politikada hep belirleyici oldu.
Genç Cumhuriyet, hem Sovyet Rusya ile, hem de sadece birkaç yıl
önce boğaz boğaza savaştığı İngiltere ve Yunanistan’la iyi
ilişkiler kurarak güçlendi, hatta genişledi. Hatay’ın Türkiye’ye
katılması da, Boğazlarda Türk hakimiyetini tescil eden Montrö
Antlaşması da bu denge döneminin ürünleri.
İnönü döneminde de “denge”, Türkiye’yi ikinci
dünya savaşına sokmayarak korundu. Ta ki, Menderes döneminde bir
tugay askeri feda ederek, Türkiye’nin NATO’ya dahil olmasına
kadar.
Menderes döneminden bugüne kadar -Soğuk Savaş
döneminde-, Türkiye dengeyi NATO içinde yer alarak
aradı.
Şimdilerde, AKP iktidarı ağır aksak yürüyen bu NATO dengesini
yıkmak üzere.
Rusya, yüzyıllardır istediğini son bir kaç yılda aldı Tıpkı 1.
Dünya savaşındaki “Goeben” ve
“Breslau” gibi, bu dönemin denge yıkımındaki somut
unsuru Rusya’dan alınan S-400’ler.
Ancak S-400’ler, buzdağının sadece görünen kısmı. Rusya, son birkaç
yüzyıldır peşinde koştuğu her şeyi, AKP’nin iktidarında son birkaç
yılda elde etti;