Bizim, milletin hakkını, parasını, haksız yere yiyenlere ve
yedirenlere küfretme imtiyazını kaybetmememiz lazım.
Bu imtiyaz, haksızlıkla elde edilebilecek her türlü zenginlikten
daha büyük bir zenginliktir.
Ve bu hal, 'kötülüğe, elinizle yapamıyorsanız dilinizle,
dilinizle yapamıyorsanız kalbinizle karşı koyma'
geleneğimize uygun düşen bir insan halidir.
Kim yapar yolsuzluğu?
Herkesin, kendine göre bir yolsuzluk yapma kapasitesi vardır.
Amir, memur, işadamı, siyasetçi, hatta gazeteci.
Teraziyi yanlış tartan esnafın yaptığı da yolsuzluktur, çimentodan,
demirden tasarruf edeceğim diye milletin hayatını tehlikeye atan
müteahhidin yaptığı da...
Veya, menfaat için yalan haber yapan gazetecinin...
Birine, bir arkadaş grubuna, bir fikir grubuna, yerine göre bir
cemaate, bir ticari şirkete menfaat sağlamak için haksız yere dava
açan savcı, haksız karar veren hakim.
Hangi meslek grubunu sayarsanız sayın.
Herkes, kendi hayatında veya başkalarının hayatlarında bunun
misallerini görmüştür.