İlk tanıdığımda galiba sakalsızdı. Akabe Kitabevi’nde görmüştüm. Zafer Çarşısı’ndaki Akabe değil. Daha oraya taşınmadan. Bayındır Sokak’taki Akabe’de. Sonradan, gür, zeytin gibi simsiyah sakallarıyla yerleşti hafızamıza. Şimdi sakalları yine gür, ama bembeyaz. Süleyman Özdil tanıştırmıştı bizi. ‘Fatih, Yusuf. ’ ‘Merhaba, merhaba.