Ya kundakçının halıyı tutuşturduğu yer, güvenlik kameralarının
kör noktasında olsaydı? Ya o alevleri büyümeden fark edip
ilgilileri uyaran kadın oradan geçmeseydi? Ya -Allah korusun-
Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi yanıp, kül olsaydı?..
Olacakları düşünebiliyor musunuz? İki dinin odak noktası,
İstanbul'un, hatta Türkiye'nin sembolü, fethin nişanesi Ayasofya
kadar hassas bir sinir ucu olabilir mi? Yıllar sonra ibadete
açılması, başta Yunanistan olmak üzere din savaşını körüklemek
isteyen, Ayasofya ve Konstantinopolis'i içlerinde ukde olmaktan bir
türlü çıkartamayan Hristiyan ülkelerin ellerine geçirecekleri bu
büyük fırsatı nasıl tepe tepe kullanabileceklerini hayal edebiliyor
musunuz? Ya Türkiye'yi karıştırmak için her fırsatı kullanan
İsrail'in eline geçecek kozun büyüklüğünü?
Bizim ülkemizde de Ayasofya'nın ibadete açılmasını hazmedemeyenler
var, biliyorsunuz. Bu bağlamda küle dönmüş bir Ayasofya'nın, siyasi
kutuplaşmayı bir iç savaşa dönüştürme...