Allah hayra çıkarsın, Mustafa Kemal Atatürk'ü gördüm
rüyamda...
"Sen televizyon yazıyormuşsun, öyle mi çocuk?" dedi bana. Şaşırdım,
"Siz televizyonu nereden biliyorsunuz Atam?" diye sordum hayretle.
"Senin bilmediklerini de biliyorum, merak etme" deyip, sordu:
"Sence ne işe yarıyor bu alet?" Kekeledim: "Ee, şey, insanları
eğlendirmeye yarıyor efendim." Kaşları çatıldı: "Bu kadar önemli ve
etkili bir icat, sadece eğlenmek için mi kullanılıyor yani? Peki
çok izleniyor mu bu alet?" Dedim ki "Bizim millet ortalama günün
dört buçuk saatini televizyon izlemeye ayırıyor." Demez olaydım,
adeta kükredi: "Ne? Dört buçuk saat mi? Hem de sadece eğlenmek için
öyle mi? Demek ki memlekette eğlenmekten başka dert, tasa
kalmadı..." Üzüntüyle, "Nerde Atam, nerde?" diyebildim. Devam etti:
"Ben yaşadığım sürece kadınları el üstünde tuttum, onlara yeni
haklar ve imtiyazlar tanıdım. Televizyonda kadınlara faydalı olacak
bir şeyler var mı peki?" Gelinli, kaynanalı, ayılmalı, bayılmalı,
yemek tabağında ya da moda kılıfında çemkirme servis edilen
programlar, aldatma odaklı diziler geldi gözümün önüne. Sustum.