Sözüm Kıbrıs'ta, Antalya'da, İstanbul'da bayram konserine çıkıp,
dakikasına iki-üç asgari ücret alanlara:
Birinizin de aklınıza bu sene 5 yıldızlı oteller yerine deprem
bölgesinde halk konseri vermek gelmedi mi? Önce çadırları,
konteynerleri gezip, akşamında da Kahramanmaraş'ın, Hatay'ın,
Malatya'nın, Gaziantep'in yıkık meydanlarından birinde o acılı, o
kırık dökük insanlara azıcık moral vermek, onlara da bayram
sevinci, coşkusu yaşatmak, acıyla yanan ağızlarına bir bayram
şekeri çalmak hiç aklınızın ucundan geçmedi mi?
Diyeceksiniz ki, "Biz bu paraları sadece yılbaşı ve bayramlarda
kazanıyoruz." Allah bereket versin. Ama bu ülkede hayatındaki tek
varlığı olan traktörünü satıp, depremzedelere gönderen dedeler, kıt
kanaat geçindiği üç aylığını evsiz kalanlara bağışlayan nineler
var.
Haydi hepsini geçtim, şu bayram ekstralarından elde ettiğiniz
gelirin 10'da birini bölgeye gönderseniz diyorum. Hiç söylemeye
niyetim yoktu ama ben kitaplarımdan gelecek paranın tamamını
depremzedelere göndereceğim. Belki üç kuruş, belki beş kuruş, önemi
var mı? Belki bu yazıdan sonra bazılarınızın aklına karpuz kabuğu
düşürmeyi başarırım.
Tabii ki sokma vicdanla peynir gemisi...