Bakmayın aslında isimlerindeki benzerliğe... Siyah ile beyaz,
ateş ile su, gece ile gündüz kadar zıtlar birbirlerine. Benzer
yaşlarda tanıdık onları. Eren Bülbül 15 yaşındayken, Trabzon'da
emniyet görevlilerine teröristlerin yerini gösterdiği sırada şehit
edildi. Eren Bigül ise İzmir'de gerçekleştirdiği kahpe saldırıyla
iki polisimizi şehit etti.
Eren Bülbül'ün sitemi vardı çevresine, "Biri de çıkıp desin ya iyi
ki varsın Eren ama yok işte" deyivermişti. Şehadetinin ardından
hepimiz dualarla birlikte haykırdık, "İyi ki vardın Eren"
diye...
Eren Bigül'ü ise 16 yaşında tanıdık. Keşke tanımasaydık... Namazında, niyazındaki ailesine "Hepiniz kafirsiniz" demişti bir seferinde. Sinsice yaklaştığı karakolda önce nöbet kulübesindeki polisi, sonra emniyet müdürünü öldürdü, hem de dom dom kurşunuyla. Eli bile titremedi, uzaktan kumanda ile yönetilen bir robot kadar ruhsuzdu. Onun da ardından bağıracağız elbette, "İyi ki...