Gazze'de İsrail barbarlığına karşı hayatta kalmaya çalışanların
bizden sadece iki dileği kaldı: Birincisi, dua... İkincisi,
seslerini duyurmamız...
Şimdi vicdanı olan herkese sesleniyorum:
Dualarınızın arasına Gazzeli kadınları, çocukları, yaşlıları da
katın. Onlar için duyduğunuz kaygıyı önce Allah'a, sonra kendinize
karşı dile getirin. Ve çıkın sokaklara... Herhangi bir
organizasyonu beklemeden, spontane bir araya gelin. Haykırın
haykırabildiğiniz kadar... Zulmü lanetleyin... Barışı isteyin...
Bu, boynumuza asılı bir insanlık manifestosudur. Şimdi insan
olduğumuzu önce kendimize kanıtlama vaktidir. Aksi halde yıllar
sonra oradaki ölümlerin vebalinden kurtulamayız.
Asıl Sırat Köprüsü budur. Harekete geçip karşıya, yani insanlığa
ulaşabilen kurtulacak. Durup, donup, dilsiz şeytanı oynayanlar ise
ateşlerin arasına yuvarlanacak. Bu, önünüzdeki en önemli insanlık
sınavıdır. İki aydır masumların üzerine ölüm ve vahşet kusan
İsrail, karşısında...