Nereden ödül gelse, koşa koşa gidiyorum. Verenlere, takdir
edenlere, seçenlere teşekkür etmek için. Tek sorun, sayısı 300'e
yaklaşan ödüllere evde yer bulmak. Bir dönem, koyacak güvenli yerim
olmadığı için çalıştığım Vatan gazetesindeki odamda duruyordu
ödüllerim. Oda komşum, değerli meslektaşım Selahattin Duman,
geldiğim ilk gün "Hayırlı olsun" demek için odama girdi, sonra
hiçbir şey söylemeden geri çıktı. Ertesi gün köşesinde yazdıklarını
kahkahalarla okudum: "Adamın odası küçük ama ödüllerle öyle dolu
ki, ceketini giymek için dışarıya çıkmak zorunda kalıyor..."
Ama bazen cismi olmayan ancak gönül rafımda tüm ihtişamıyla
sakladığım ödüller de geliyor. Tıpkı ödüllü oyuncu Uğur Kanbay'ın
mektubu gibi. İşte onlara paha biçilemiyor...