Eğlence anlayışımız giderek vahşileşiyor, farkında mısınız?
Amacımız eğlenmek ama yöntemimiz şiddet... Örnekleyeyim:
Deplasmana takımını desteklemeye (!) giden taraftar, yanına döner
bıçağı alıyor. Takıma desteğin tribündeki karşılığı ise yanan
meşaleyi rakip tribüne ya da sahaya atmak, rakip kalecinin yanı
başında torpil patlatmak.
GÖZLERİ DÖNÜYOR
Asker uğurlama ise başlı başına bir terör eylemi haline geldi. Yolu
kesiyorlar, yerlere bayrakları seriyorlar, havaya ateş açıp
milletin kulağının dibinde havai fişek patlatıyorlar. Geçenlerde
bir grup, tünelde havaya ateş ediyordu; tavandan sekip de
kendilerini bulacak kurşunlara aldırmadan...
İşte 'gözü dönmüş eğlence anlayışının' gelip dayandığı son
nokta...
Ya 'unutulmaz' evlenme tekliflerine ne demeli? Hayatının en güzel
anını unutulmaz kılmak isteyen çiftler yol kesiyor, arkalarında
bekleyen ambulans var mı yok mu, hayati bir toplantıya yetişmek
isteyen birileri olabilir mi diye düşünmeden dakikalarca trafiği
aksatıyor, kendilerini uyarmak isteyen polislere karşı geliyorlar.
Sonunda evlilik tekliflerine karakol ev sahipliği yapıyor.
Gelelim düğünlere... Onca insan hayatını kaybetmişken, bir türlü
akıllanmıyorlar. Halayda mendil sallayandan çok havaya ateş eden
var. Kınayı, ellerine barut iziyle yakıyorlar adeta. Geçenlerde
haberlerde izlediğim bir görüntü tüylerimi diken diken etti.
Magandalar düğünde aynı masaya oturmuş. Yüzlerinde en ufak bir
neşe, mutluluk ifadesi yok. Sohbet filan da hak getire. Peki ne
yapıyorlar? Göğe sırayla şarjör boşaltıyorlar. Gören, davetli değil
de havaya saygı atışı yapmak için şehit cenazesinde
görevlendirilmiş 'ihtiram mangası' sanır. Eğlenceye bakar
mısınız...
Çocukların en büyük 'eğlencesi' bilgisayar oyunlarında ise kan
gövdeyi götürüyor. Düşmanı makineli tüfekle delik deşik etmek ya da
kötü adamın kafasını kılıçla uçurmak, boş vakitleri
değerlendirmenin (!) yolu olmuş.