Bir haftalık tatil boyunca bu köşede yazamadıklarımı kısa notlar
halinde derledim. Sizin için de geçen haftanın kısa bir özeti
yerine geçer diye düşünüyorum:
Çok fazla üzerinde
durulmadı...
Bir haftalık tatil boyunca bu köşede yazamadıklarımı kısa notlar
halinde derledim. Sizin için de geçen haftanın kısa bir özeti
yerine geçer diye düşünüyorum: Çok fazla üzerinde
durulmadı ama bana göre son yılların en önemli sahtecilik olayıydı.
Aslında buna sahtecilik demek hafif kalıyor. Resmen halk sağlığına
kastettiler. İstanbul'da para karşılığı sahte aşı kartı düzenleyen,
yani aşı olmayanları aşı olmuş gibi gösteren üç hemşire tutuklandı.
Ha şebeke suyuna siyanür katmışsın, ha sahte aşı kartı satmışsın.
Bana göre ikisi de aynı tür suç... İş Bankası'nın
Zeki Müren canlandırmalı reklamı çok tartışıldı. Kimi "Zeki Müren
yaşasaydı, bu reklamda oynamazdı" dedi, kimi uzak akrabalarını,
kimi Bülent Ersoy'u referans gösterdi. (Bu arada Ersoy ile Müren'in
yıldızı hiçbir zaman barışmamıştı. Referansa bakar mısınız?) Kimi
de "Yahu ölmüş insanın ne düşüneceğini nereden biliyorsunuz?" diye
dalgasını geçti. Hani neredeyse ruh çağırma seansı
düzenleyeceklerdi. (!) İyi de aynı İş Bankası, bir reklamında
Atatürk canlandırması da yapmamış mıydı? O reklamın, Zeki Müren
kadar...