Sağ-sol kavgasıyla zemini
hazırlanan 12 Eylül CIA
darbesinin 38. yıl dönümündeyiz.
‘Atatürkçülük’ kılıfı
altında ABD’deki üst akıl adına yapılan bu darbeden gerekli
dersleri çıkarabilseydik, Türkiye’ye sadece mali
faturası 400 milyar
dolar olan 28
Şubat’ı yaşamazdık.
Şayet 28
Şubat’ta dönen dolapları hakkıyla ortaya
dökebilseydik, FETÖ gibi bir başka CIA maşasının 15
Temmuz darbe girişimi ile
karşılaşmazdık.
Peki bu gidişata ne zaman ve
nasıl ‘dur’ diyeceğiz?
***
Bu konuya kafa yoran ve samimi
özeleştiriler yapan iş adamı Cengiz
Aktürk’le uzunca bir sohbetimiz oldu
geçenlerde.
Bilmeyenler için
anlatayım…
Cengiz Aktürk,
FETÖ’nün 17/25 Aralık
kumpası mağdurlarından…
CIA uşağı hainlerin, parasına
çökemeyince uydurma dosyalarla torbaya koyduğu bir
isim…
Bir hayli uzun olduğu için
detaylarına burada girmeyeceğim…
Merak edenler; Aktürk’e kurulan
kumpası, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun bu yalanlara nasıl ortak
olduğunu internetten okuyabilir.
Burada asıl değinmek istediğim;
bugün gelinen noktada, çıkarmamız gereken dersler…
***
Önemle altını çizdiğim cümleleri
şöyle Cengiz Aktürk’ün;
- Türkiye’nin bekası için, AK
Parti’yi destekleyenler ve muhafazakâr kesim olarak; vatanını seven
ulusalcılara ihtiyacımız var.
- Böyle bir dönemde; asgari
müşterekte buluşmamız şart. Bu da vatanımız,
milletimiz, bayrağımız ve devletimizdir.
- Yaşadığımız bunca
tecrübeden sonra ön yargıları kaldırmalı, daha fazla öz eleştiri
yapmalı ve birbirimizi anlamalıyız.
- Cumhurbaşkanımızın ‘Dünya
5’ten büyüktür’ sözüne dünyadaki bütün sosyalistler
sahip çıkıyor. Neden? Çünkü bugüne kadar hiçbir sosyalist lider
bunu söyleyebilme cesareti gösteremedi. Türkiye’de
de ‘sosyalistim’ diyen herkes bu duruşu
gösterebilen Erdoğan’a destek vermek zorunda.
- Biz de geçmişteki
yanlışlarımızı kabul ederek şunu söyleyebiliriz ki; 6.
Filo'ya karşı duranların işi, bugün ABD’ye karşı
yürüttüğümüz direnişten çok daha zordu. Bu hakkı teslim
etmeliyiz.
- AK Parti’ye gönül verenler
olarak, geçmişte MHP ile de problem
yaşamıştık. Fakat vatan söz konusu olunca Devlet Bey ile uzlaşma
sağlandı ve bugünkü noktaya gelindi. Aynı süreci, vatansever
solcularla yaşamalı, tabanla kucaklaşmalıyız.
- “Sen şunu
yaptın” diye karşılıklı suçlamalarla varacağımız bir
yer yok… Çünkü hepimiz bir sürü yanlış yaptık.
- 12
Eylül öncesi komünistler asker-polis düşmanı oldu.
Bizi de buraya sürüklemek istediler. Bu savrulmalar kesinlikle
küreselcilere yaradı. Hem soldan, hem sağdan insan lojistiği
sağladılar.
- Artık bu savrulmalara bir
son vermeliyiz. Bugüne kadar ötekileştirdiklerimize de bu devletin
sahibi olduklarını hissettirmeliyiz.
- “Ben bu ülkenin
komünistiyim, bu ülkenin Kürt’üyüm, bu ülkenin
Ermeni’siyim” diyen kim varsa… Her ne ise… Kendini bu
ülkenin parçası kabul eden herkesle yeni bir yol haritası
çıkaralım, geçmişe sünger çekelim.
- Tayyip Bey, Nazım Hikmet
şiiri okuyunca duygulanan pek çok solcu tanıdım. Demek ki ortak
paydada buluşabiliyoruz.
- 15 Temmuz gecesi Taksim’de
alkollü vatandaşlar devleti savunuyorsa bunlarla neden
kucaklaşmayalım!
- Peygamber Efendimizin devlet
yönetim biçimini iyi okumalı ve anlamalıyız.
- Bizim kesim de anlamalı
ki, artık tehdit Ebu Cehiller değil, Abdullah ibn-i
Selul gibi içimizdeki münafıklardır.
***
Dindar kimliğiyle 28 Şubat ve
öncesinde Kemalistlerin, 17/25 Aralık’ta FETÖ’nün zulmüne uğrayan
bir iş adamının görüşleri böyle…
Fazla romantik bulabilirsiniz
ama, katıldığım şu ki, bu ülke ve devlet hepimizin…
Aynı görüşte olmasak da ülkesini
seven, ihanet etmeyen herkesin başımızın üstünde yeri
vardır.
Ancak şurada itirazım
var;
Cumhurbaşkanımız geçmişte bu
yönde pek çok adım attı ve hemen hepsinde eli boş
kaldı.
Yeniden çok daha güçlü adımlar
atılsa bile, sıkılı yumrukla tokalaşmak nasıl olacak?
Sabah-akşam ‘dinciler’ diye
söze başlayıp, ‘ötekileştirmenin’ dik
âlâsını yapanların önüne nasıl geçilecek?
Kemal Kılıçdaroğlu gibi bir isim
CHP’nin başındayken ve tabanını domine etmek için sürekli toplumun
sinir uçlarına dokunurken, Erdoğan’ın çabaları ne kadar yeterli
olacak?
-Ki bu itirazıma Cengiz Bey de
hak verdi ve bu ‘proje’ kimliğin toplumda uzlaşmanın önündeki en
büyük engellerden biri olduğunu söyledi.
Ancak her şeye rağmen, ümitvar olmakta uzlaştık.
Bunu sağlayan ise Kılıçdaroğlu CHP’sinin bir ‘proje’ olduğunu, CHP seçmeninin de özellikle 24 Haziran sonrası daha fazla kavramış olması…
Sizce ümidimizi korumalı mıyız?
Ancak her şeye rağmen, ümitvar olmakta uzlaştık.
Bunu sağlayan ise Kılıçdaroğlu CHP’sinin bir ‘proje’ olduğunu, CHP seçmeninin de özellikle 24 Haziran sonrası daha fazla kavramış olması…
Sizce ümidimizi korumalı mıyız?