Kusura bakmasınlar, diyeceğim
ama…
Zaten alındıkları
yok…
Bildiklerini okumaya devam
ediyorlar.
Kılıçdaroğlu CHP’si ve
avanelerinden bahsediyorum.
***
Bir siyasetçi, ülkesinin yaşadığı
her badirede sürekli karşı tarafta durur
mu?
Durursa o koltukta bir gün daha
oturur mu?
Görünen şu…
Ya o yanlış tarafta ya
da bütün ülke…
En
son Afrin’de yaşamadık mı
bunu?
Bakın, şimdi de nice
sıkıntılarına katlandığımız, ülkemizin kalkınma
hamlesindeki en büyük
yatırımları dolamışlar dillerine…
Hepsi gereksiz
şeylermiş onlara bakarsanız.
Çin’in senin kadar aklı yoktu
değil mi, koca ülkeyi ihya edip, büyümesini
katlarken…
***
Maalesef ki, kahvehane
köşelerinde bunlara kananlar var.
Dolar, faiz biraz kıpırdadı
ya, şimdi de bunu sakız yaptılar.
Sanırsınız, 2013’deki kırılmaya
yol açan Gezi’yi körükleyen bunlar
değildi.
Faizi yüzde 4’lerden
10’lara, doları 2 liradan 3’lere yükselten Gezici ve
destekçileri olmadı sanki.
Bu yatırımları durdurmak için o
zaman da ne kadar yırtındıklarını unuttuğumuzu zannediyorlar
belli ki…
“Ekonomi batsın da Tayyip
gitsin” diye çırpınanlar, şimdi dönmüşler,
doların hesabını soruyorlar, yine yatırımları durdurmaktan
bahsediyorlar, iyi mi!
***
Bir an desek
ki, “Tamam,
varsayalım haklısınız…
Ne istiyorsunuz, söyleyin
yapacağız…”
İlk ne
diyecekler?
“OHAL kalksın, Demirtaş
serbest kalsın.”
Sanki terörle mücadele bitti,
FETÖ tamamen temizlendi…
Ve zannedersiniz Demirtaş
halk kahramanı…
Serbest bıraktırmaya
çalıştıkları, 52 masum vatandaşın katliam
emrini veren kişi…
Kurban dağıtırken linç edilen
gencecik çocuklardan Yasin Börü de onlardan biriydi…
Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem
İnce, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu…
“Demirtaş’ı
bırakın” teklifini yapmadan önce, Börü’nün annesini
de dinlediniz mi?
***
-Kandırılmış, kullanılmış olma
potansiyelini göz önünde bulundurarak İnce’ye şimdilik daha ince
mesafedeyim…
Ama, Kılıçdaroğlu
hep tersteydi…
İnanmayan
kaldıysa beşinci yılında -tiksinerek
hatırladığımız- Gezi’de yaptıklarına baksın.
Asıl soru şu ki; böyle bir
siyasetçi profili, hep karşımızda durduğu hâlde nasıl bizden oy
aldı?
İşte bu, beceri…
***
Hatırlatalım…
Bir başka büyük ihanetin 58.
seneidevriyesindeyiz…
Bu CHP, rahmetli Adnan
Menderes’ten de nefret ederdi.
Türlü yalanlarla adamcağızın
başını yedi, millete en az 30-40 sene kaybettirdi.
Yarım asır önceki 27
Mayıs darbesinde, başında İsmet İnönü
vardı.
53 yıl sonra, yine
bir 27 Mayıs sabahı fitili ateşlenen Gezi darbe
girişiminde, bu defa Kılıçdaroğlu o
koltuktaydı.
Her ikisi de
aslında Washington’dan, Londra’dan
yönetilen darbe girişimlerinin
çeşnicisiydi.
Aradaki tek fark, Gezi’de
başaramamaları oldu.
Daha sonra deneyecekleri 17
Aralık ve 15 Temmuz’da olduğu gibi..
***
“İyi
de…” diyeceksiniz şimdi...
Soru havada kaldı…
“Bunca şeye rağmen oy
almayı nasıl becerdi?”
Valla onu da oy verenlere
soracaksınız.
Benim asıl merak ettiğim, merhum
Erbakan’ın partisi ve eskiden kendine ülkücü diyenler, o torbaya
nasıl girdi?
Benim aklım almıyor…
Bu kadar şehit verilmiş bir
ülkede, gencecik askerlerimiz, polislerimiz dağ-bayır terörist
kovalarken…
Çok şükür, yok denecek kadar
azalsa da, hâlâ ara ara şehit cenazeleri gelirken hem
de...
ABD, İsrail PKK’yı niye bu kadar
sahipleniyor, bunu anlayabiliyoruz da…
Teröristlerle göğüs göğüse
çatıştığımız şöyle bir dönemde, ana muhalefetimizin ve
müttefiklerinin, PKK’nın partisi HDP ile açık-gizli ittifakına
kafamız gerçekten basmıyor.
***
Biliyorum, şimdi birileri çözüm
sürecindeki Habur’u, Megri Megri’yi
hatırlatacak.
Hatırınız kalmasın, ona da cevap
vereyim.
Bakın, ne diyoruz?
Çözüm
süreci…
Çatışmasızlık zamanı
yani…
Örgüt her şeyi bırakacaktı,
silahlar gömülecekti, Kandil tasfiye olacaktı hani…
O olmadı ama, buradan bir başka
hayr doğdu…
Terör örgütünün yalanlarına kanan
vatandaşlar, PKK’nın gerçek yüzünü gördü ve
teröristlerden ayrışmasını sağladı.
Evet, o
dönem tavizler verdik…
Ama, bunu kendi halkımız için
yaptık, faydasını da gördük.
‘Bunların derdi Kürtlerin
hakları falan değilmiş’i bütün çıplaklığıyla gözler önüne
seren o çaba olmasa, teröristlerle bugünkü sert
mücadeleyi nasıl yapacaktık?
***
Ayrıca, sorgulamamız
gereken, silah bıraktırma
sürecinde yapılanlar olmasa gerek…
Teröristler yeniden silaha
davranıp askerimize, polisimize, sivil vatandaşlarımıza
saldırdığında kimin nerede durduğu değil midir asıl
mesele?
Bir hatırlatma
yapayım…
Terör örgütü, CHP’nin HDP ile
birlikte “iyi salladık” dediği 7
Haziran’ın şımarıklığıyla çözüm sürecini sona erdirip, polis ve
askerlerimize saldırılara tekrar başlamamış mıydı?
CHP/HDP ittifakı, özerklik
hayallerinin, çukur olaylarının başlangıcı olmamış
mıydı?
Söylesenize…
***
Yok yok, yine kabullenemiyorsunuz
değil mi?
Kusura bakmayın ama,
zihinlerinizi böyle perçinlemişler işte...
HDP/PKK ile çözüm sürecinde
bozuşup, hatta “Niye silah
bırakıyorsunuz?” diye tepki gösterip, çatışmalar
başladığında iş birliğine giriyorsanız eğer…
Bize sadece, şehit vatan
evlatlarından ve arkasından gözyaşı döken çoluk-çocuğundan da mı
utanmıyorsunuz, demek düşer.
CHP ile
başladık, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan bir
cümleyle bitirelim;
“Futbol takımı tutar gibi
parti tutulmaz. Elinizi vicdanınıza koyun, sandığa öyle
gidin.”