Ayinesi iştir kişinin, lafa
bakılmaz…
Geçmişte Zaman,
Bugün, Taraf gibi FETÖ gazetelerinin yaptığı
görevi Sözcü devraldı.
Taraf ile
aynı yıl, yani 2007’de basın hayatına
başlayan Sözcü için bu tarih tesadüf müdür, şimdilik
bilmiyoruz…
Ama bir gerçek var
ki, 28 Şubat artığı, darbeci zihniyetli ne
kadar sözde gazeteci varsa, o çatının altında
toplandı.
Meslek hayatları tehdit ve
şantajla geçen 28 Şubat gazetecileri, yarım asırlık maziye sahip
medya kurumumuzu eski alışkanlıkla yine hedef almaya
kalktı.
Gayeleri, 18 Ocak’ta
görülecek Sözcü davası öncesi bizi
susturabilmekti.
Fena yanıldılar, cevaplarını en
ağır şekilde aldılar.
Almaya da devam
ediyorlar.
***
Anlıyoruz, çok
zordasınız…
Çünkü maziniz kara lekelerle
dolu…
MİT Müsteşarı’na FETÖ
kumpasında,
Gezi sokak darbesi
girişiminde,
17/25 Aralık yargı darbesi
teşebbüslerinde,
Hatta 15 Temmuz
sonrası “Kontrollü darbe” yalanlarıyla
FETÖ’nün yanındaydınız.
Erdoğan’ı ve AK Parti’yi
devirebilmek için “Şimdi cemaati savunma
zamanı” yazıları bile yazdınız…
FETÖ’nün uydurma tapelerini tepe
tepe kullandınız.
"Bizim başaramadığımızı
Fetullah’la ekibi başardı" diyerek, sevincinizi
gösterdiniz.
MİT tırı kumpasına olanca
coşkuyla destek verdiniz, kendi ülkenizi El-Kaide’ye destek
vermekle suçladınız.
***
“Rüşvet Dolu Ayakkabı
Kutusu” manşeti atan da sizdiniz...
“Fetullah Gülen çok sert
eleştirdi: Firavun gibi zannetmeye başlar ama…” diye
başlayan hakaret ve tehditleri yayınlayan da.
FETÖ yayın organları ile
birlikte ‘altın klozet’, ‘bilmem
kaç milyonluk masa’ yalanlarını aylarca yazıp
çizdiniz...
Fuat Avni gibi örgütün trollerine
sözcülük ettiniz…
İntihar bombacıları
için “Kendi canına kıyan insanların asil
eylemi” dediniz…
Savcı Selim Kiraz’ı şehit
eden katillerin skandal fotoğrafını ve Atatürk
Havalimanı’nda katliam yapan DEAŞ’lı teröristin polisi vurma anını
yayınladınız.
Paris saldırganı ile
ilgili “2 saldırganda sahte Türk pasaportu
çıktı” başlığıyla Türkiye’yi hedef yapmaya
kalktınız.
***
Hollanda, Dışişleri Bakanımızın
konuşmasını engelleyince, “Çavuşoğlu’na Hollanda’dan
büyük şok!” başlığıyla bir tek zil takıp
oynamadığınız kaldı.
Referandum öncesi; Paraguay’daki
olaylar üzerinden “Parlamentoyu
yakın-yıkın” mesajları verdiniz.
Devletin kız yurdunda terör
propagandası yapıp öğrencileri tehdit eden PKK’lı kız
uzaklaştırılınca ‘Kürtçe konuştuğu için yurttan
atıldığı’ yalanıyla kışkırtma yaptınız.
Bazen o kadar iğrençleştiniz
ki…
Soma’daki faciada ölen 301
madenci için “Maden kazasında ölen çocuklar, Tayyip
Erdoğan’ın seçim mitinglerine parayla taşıdığı işçiler. Yani bu
olan biten normaldir, hatta müstahaktır bile
denebilir” dediniz.
Sakarya’da çocuklarının gözü
önünde tecavüze uğrayıp vahşice katledilen Suriyeli kadın
için “Kadın güzelliği ile dikkat çektiği için katilin
olayı gerçekleştirmiş olabileceği” vurgusu
yaptınız.
Başörtülü
milletvekiline “AKP’li vekil, yarım değil tam kadın
çıktı” başlığını siz attınız.
Güvenpark’taki patlamada şehit
olan vatandaşlarımız için “Tesellimiz, ölenlerden biri
başörtülü” diye yazdınız.
Evladının şehadet haberini
alınca “Bizim ümmetimiz, milletimiz, vatanımız sağ
olsun. Allah bu millete zeval vermesin. Siyonistlerle, kâfirlerle,
haçlılarla cihat ederken benim oğlum şehit oldu. Bundan şeref
duyuyorum” diyen babaya ağza alınmayacak hakaretler
edip, şehit maaşı alacağı için sevindiğini yazabilecek
alçaklıktaki kafa tipinizi ortaya koydunuz.
***
Diyorum ya…
Günahınız da, suçunuz da çok
büyük, şimdi tutuştunuz…
FETÖ’nün büyük ihanetlerine var
gücünüzle arka çıktığınız içindir ki savcılık hakkınızda çok ağır
iki iddianame hazırladı ve patronunuz yurt dışına kaçmak zorunda
kaldı.
Tarihin seyrini belirleyen bu
süreçte, biz ise tam karşınızdaydık.
Devletimizin, milletimizin ve
seçilmiş hükûmetimizin her daim yanında yer aldık.
Bu kavgaya girmeden önce, büyük
patronunuz Ertuğrul Akbay’a da söyledim.
Hakk’ın ve hakikatin yanında
durduğu için geçmişte mağdur edilen biziz, -ki hâlen bu durum devam
etmekte.
Fakat tüm yaşadıklarımıza rağmen
bir defa bile hiç kimse için olumsuz tek laf etmedik,
sabrettik.
Sizin gibi sıkışınca yurt dışına
kaçmadık, bizimle birlikte mağdur edilen insanlara borcumuzu
ödemeye gayret ettik.
Bakın, karanlık darbenin kudretli
paşaları tarafından “İhlas’ı
batırın” talimatı verildiği, 28 Şubat
iddianamesinde tafsilatlı anlatılıyor.
Merak eden internetten bulup,
okuyabilir.
Aynı dönem FETÖ’nün asıl
gayesinin İhlas’ı batırmak olduğunu, örgüt elebaşının en
yakınındaki kişiler bütün ayrıntılarıyla itiraf
ediyor.
Bu gerçekleri görmezden gelerek
kurumumuzu karalamaya çalışanları, yavaş yavaş ortaya çıkan
hakikatler fazlasıyla yalanlıyor.
***
Hep söylüyorum, yine
söyleyeceğim.
Gerçekler er ya da geç ortaya
dökülecek.
Lafa değil, icraata bakılınca
kimin ne olduğu zaten görülecek.
Yeter aklımızla alay
ettiğiniz.