Dile vuran alay…
Yüze vuran kibir…
Siyasi tarihe kazınan ağır
aşağılama…
Bilinç altında ne
varsa…
Bir çırpıda çıkıverdi
ortaya…
***
Erdoğan’ın “Kardeşim
Abdullah Gül” samimiyetinden eser
olmayan…
Nezaketin ‘n’sini bile
barındırmayan…
Zoraki, isteksiz…
Kalpten değil, ağızdan yapılan
bir siyasi şovdu izlediğimiz…
Kılıçdaroğlu’nun, “Gel
bakalım” diye sahneye çağırdığı Muharrem
İnce de altta kalmadı…
Mikrofonu eline alır almaz, genel
başkanın sahnede olduğunu umursamadan, ses tonunu Kılıçdaroğlu’ndan
bir üst seviyeye çıkarıp, uzunca bir konuşma yaptı.
Sahnede epey mikrofon bekleyen
Kılıçdaroğlu, sonunda gitti yerine oturdu.
Şimdilik bu kadar sayın
seyirciler…
Şovun devamı, 24 Haziran’dan
sonra…
“Muharrem İnce, gel
bakalım”ın cevabı “Haydi güle güle
Kılıçdaroğlu” olacak
mı bakalım...
****************
Kılıçdaroğlu, rakibinin
kazanmasını ister mi?
Bu soruyu şöyle de
sorabiliriz;
Kazanma ümidi
olan, ülkeyi beş yıl tek başına yönetsin diye, parti
içindeki en büyük rakibini aday yapar mıydı?
Hele ki, kasetle geldiği için
güçlü şüpheler üzerinde dururken…
FETÖ ile iş birliği bulgularının,
ileride başını ağrıtma riski varken…
Militan tipleri partisine
yönetici bile yapıp ‘tek adam’lığını
pekiştirmişken…
HDP çizgisine kaydığı için, eski
tüfek CHP’lilerin hedefine girmişken…
Yani, parti içinde amaçlarına
neredeyse ulaştığı, koltuktan düşmesi hâlinde ise başının çok
ağrıyacağı icraatları ortadayken…
Böyle bir risk alır
mıydı?
***
Biliyorum ki, CHP
tabanı bu tercihten memnun…
Ama hepsi bu kadar…
Peki yüzde
50+1 hedefi n’oldu?
CHP, parti genel başkanlığına
layık görmediği bir isme, Türkiye’yi 5 yıl tek başına
yönetme yetkisini nasıl isteyecek şimdi?
Şahsi kanaatimi
belirteyim…
Muharrem İnce, CHP için Kemal
Kılıçdaroğlu’ndan daha ehven bir isim…
Kılıçdaroğlu’nun oluşturduğu
dükalığı yıkıp, partinin başına geçebilse, daha fazla kabul
göreceği kesin…
En azından küskün CHP’lileri
kucaklar…
İkisi de ayrı ayrı başka parti
kursalar, Kılıçdaroğlu’nu ikiye katlar.
Fakat İnce, Türkiye’nin yüzde
50’sini kucaklayacak isim değil.
Geçmişinde hiçbir başarı hikâyesi
olmayan birine, Türkiye’yi kim emanet etmek ister?
***
Sadece Erdoğan’ı devirmeyi
amaçlayan,
İçeriden ve dışarıdan kuşatılmak
istendiğimiz böyle bir dönemde, seçim sonrası için özellikle
ekonomide, dış politikada hiçbir vizyonu olmayan biri halka ne
vadeder?
O, bu değil de…
Finalde olan, CHP’den oy
tırtıklamayı hedefleyen Meral ablaya oldu.
********************
Ahmet Necdet Sezer
tarafsız mıydı?
Cumhurbaşkanı tarafsız
olacakmış…
Millete bu yalanı söylemekten
bıkmadılar…
Bugüne kadar hangi Cumhurbaşkanı
tarafsızdı peki?
Bizim zihin yaşımız Özal’dan bu
tarafı kurtarıyor.
Özal’dan sonra Demirel, Ahmet
Necdet Sezer, Abdullah Gül ve Erdoğan’ı gördük…
Hele ki Sezer…
Göstere göstere ‘taraf’ kararlar
almadı mı?
***
Muharrem İnce’ye tavsiyem; rozet
numaralarını bırakın da hiç değilse şu işin adını
koyalım.
Gerçeği bildiğiniz hâlde,
kendinizi de, milleti de kandırmayın.
****************
Tavsiye…
Uzun olmakla Erdoğan
olunmaz,
Yüksek tonda bağırınca Erdoğan
olunmaz,
Şiir okumakla Erdoğan
olunmaz,
Meydan okumakla Erdoğan
olunmaz,
Camiye gitmekle Erdoğan
olunmaz,
Başörtülü bacılarla poz verince
Erdoğan olunmaz,
‘Uzun ince bir
yoldayım’ türküsü ile hiç olmaz...
Çünkü Erdoğan yıllardır
meydanlarda kullanıyor :)
***
Şaka bir yana, işin sırrını
vereyim mi;
Erdoğan olmak, samimiyetle,
çalışkanlıkla, ‘acaba’ dedirtmemekle,
birbiri ardına dev projelere imza atmakla, refahı artırmakla,
terörün her çeşidine meydan okumakla, ülkenin bağlandığı zincirleri
kırmakla, gönüllere gerçek anlamda dokunmakla, kafanın arkasında
gizli hesap tutmamakla, ülke ve millet menfaatlerini hiçbir şeyle
değişmemekle, her daim mazlumların yanında durmakla, dünyaya kan
kusturan zalimlere kafa tutmakla, ‘hakikati ve doğruyu
uygulamak için’ her ne olursa olsun asla yılmamakla
olur.
Benden söylemesi…
****************
Şırnak’ta ürkütücü
iddialar
Nedim Uzun…
Şırnak İl Sağlık
Müdürü…
Geçtiğimiz
mart, Cizre Şerafettin Elçi Havaalanı VIP
girişinde polisle yaşadığı
tartışmayla gündeme geldi.
O zaman Doğan Grubu yönetimindeki
Hürriyet gazetesi, Kanal D ve CNN Türk, ‘Bakın AKP’nin
sağlık müdürü polisi nasıl tehdit etti?’ kıvamında,
ballandıra ballandıra konunun üzerinde tepindi…
Hadisenin içyüzünü
araştırdık.
Gösterilenden bambaşka bir tablo
çıktı karşımıza…
***
En baştan anlatayım ki, mevzu iyi
anlaşılsın…
Nedim Uzun, Hacettepe’den
birincilikle mezun, başarılı bir doktor.
Trabzon, Çaykaralı…
İyi derecede yabancı dili
var.
Yurt dışında birçok yardım
faaliyetine katılmış.
Türkiye’nin
yetiştirdiği en iyi ‘acil
tıp’ uzmanlarından biri…
Bu sebepledir ki, devlet tayinini
geçen yıl İstanbul’dan terör bölgesi Şırnak’a yapmış.
Genç doktor göreve başladıktan
birkaç ay sonra, Şırnak İl Sağlık Müdürlüğü’ne terfi
ettirilmiş.
İşte ne olduysa, bundan sonra
olmuş.
***
İl müdürlerinin doğal
görevlerinden biri, komisyonlara katılmak malum…
Bunlardan biri
de Hasar Tespit Komisyonu…
Şırnak gibi yerde neyin hasar
tespiti olur?
Tabii ki terör…
Komisyonun başlıca görevi ise
vatandaşın terör zararlarını tespit edip
onaylamak ve yukarıya havale etmek.
***
İddiaya göre,
Nedim Uzun için dananın kuyruğunun koptuğu yer tam da
burası…
Genç doktor, komisyonlara
girdikçe tuhaf bir durumla karşılaşır.
Önlerine gelen dosyalarda,
meblağlar olduğundan yüksek gösterilmektedir.
Örneğin; 400
metrekarelik bir bina, 800 metrekare olarak
işlenmekte,
Bazı binaların maliyeti,
olduğundan çok daha fazla raporlanarak, devlet ciddi zarara
uğratılmaktadır.
Dahası da var…
Terörle mücadeleden yargılanan
veya hüküm giyenler bu haktan yararlanamıyor malum…
Gel gör ki,
bazı terör zanlılarına da devletten terör
yardımı yapıldığı iddia edilmektedir.
***
Vurgunu fark eden tek kişi İl
Sağlık Müdürü de değildir üstelik…
Şehre kendisi gibi yeni tayin
edilen birkaç üye daha raporlara itiraz eder.
Sonra başlarına tuhaf şeyler
gelmeye başlar.
İşte, en başta
anlattığımız havaalanında
tartışma konusu da bunlardan biridir.
Emniyet Müdürü’nün
VIP’te karşılanması ve yolcu edilmesi talimatına
rağmen; Nedim Uzun’un aracı, gizli bir elin devreye
girmesiyle nizamiyede durdurulur.
Araçtan indirilerek, arama
yapılmak istenir.
Yanında Çevre ve Şehircilik İl
Müdürü İlker Yavuz da vardır üstelik…
Nedim
Uzun, “Devletin aracını ne diye
arıyorsunuz?” diye tepki gösterdiğinde yine gizli bir
el kayıttadır.
Cizre gibi bir yerde, hem de
havaalanı VIP girişinde ve sıradan bir günde muhabir beklemediğine
göre…
Bu görüntüyü kim çekip
Hürriyet’in Ankara bürosundaki muhabire servis
etmiştir?
***
O polisler, Nedim
Uzun’dan “Görevimizi yapmamızı
engelledi” diye şikâyetçi olduğu için, konu şimdi
savcılıkta…
Tuhaflıklara bakılırsa, genç
doktor belli ki birilerinin tekerine çomak sokmuş…
Kripto FETÖ’cüler, el
altından PKK’ya destek veren hainler, eski Türkiye’nin vurguncu
zihniyetinden henüz kurtulmuş değiliz.
O yüzden, elimize ulaşan bu
iddiaları sizlerle paylaşmak istedim.
Şimdilik bu kadarını yazıp,
vebalden kurtulayım…
Başta da yazdığım gibi, hepsi
iddia…
Doğru mudur, değil
midir…
Sonrasını hükûmetimizin ve
devletimizin yetkili organlarına bırakayım.