Suriye krizinin başından beri
tarafları hiç değişmedi.
Bizimkiler Esad’a, tâ işin
başında “Bak yapma, etme! Sivillere kıyarsan oturup
konuşacak bir şey kalmaz” derken bunlar O’ndan
yanaydı.
Çocukları sarin gazı ile
katlederken…
Türkmendağı’na saldırıp,
soydaşlarımızı şehit ederken…
Kadınları, kızları tecavüz ve
türlü işkencelerle öldürürken…
Evlerde, hapishanelerde insanlık
tarihinin görüp görebileceği en büyük vahşeti
sergilerken…
Türkiye’ye, El-Kaide ve DEAŞ’a
yardım yalanları ile tuzaklar kurarken…
Bunlar hep Esad’ın
yanındaydı.
***
Hatta Gezi’de Esad’ın bayrağını
bile sallamışlardı, hatırlıyor musunuz?
Türkiye’nin Rusya ile
yakınlaşmasından istifade vatansever kesilip,
‘mezhepçi’, ‘komünist’
damarlarının gereği olarak Erdoğan’ı Esad’la masaya oturtmak
isteyenlerin bugünlerde keyfi kaçtı.
Sebebi; Erdoğan’ın Tahran’da
canlı yayınla izlediğimiz tuzağa düşmemesi…
Dahası; bin yıllık devlet
tecrübemizin, Acem tuzağını tersine çevirecek bir
hamle yapması…
Millî İstihbarat
Teşkilatımızın, Reyhanlı’da 53 vatandaşımızı katleden hainlerden
birini, hem de Esad’ın kalesinde kulağından tutup Türkiye’ye
getirmesi…
O hainin, “Talimatı
Suriye istihbaratından aldım” itirafını dünyaya
duyurması…
Ve bu hamlenin, Esad’a karşı
Türkiye’nin uluslararası arenada elini güçlendirmesi, mezhepçi ya
da Türkiye’yi emperyalizmin elinden alıp komünizmin kucağına
oturtmak isteyen Esad’cı (Hatta Baasçı da
diyebiliriz) parti liderlerini rahatsız etti.
Rabbim bizlere ‘o’cunun da,
‘bu’cunun da yerli ve millî olanını nasip etsin.
*********************
Dokuz çuvallı
mesaj
Sene 2003…
Irak’ın
Süleymaniye şehrindeki Dışişleri İrtibat
Bürosu’nda görevli 11 Türk askeri, sözde
müttefikimiz ABD’liler tarafından gözaltına alındı.
Servis edilen fotoğraflarda ise
başlarına çuval geçirilerek kamyonete bindirilen
9 askerimiz vardı.
Yıllar geçti, köprünün altından
çok sular aktı…
ABD’nin gerçek müttefikinin PKK
olduğu, Suriye’de daha iyi anlaşıldı.
***
MİT, önceki gün ABD’nin
paralı askerine dönüşen PKK/PYD’lilere Suriye’de başarılı
bir operasyon yaptı.
Afrin’de iki askerimizi şehit
eden 9 terörist, başlarına çuval geçirilerek
Türkiye’ye getirildi.
Yüreğinizi soğutur mu, orasını
bilemem…
Fakat, sayı dikkatimi
çekti.
Paylaşayım istedim.
***********
Çözüm bisiklet
mi?
İsrafı önlemek için bazı belediye
başkanlarımız makam araçlarını bırakıp, bisiklete binmeye
başlamış.
Hareket güzel ama, sürdürülebilir
değil…
Yarın karda-kışta ne
yapacaksınız?
Hem bu kadar inmeye gerek de yok
bence…
İlla yapacaksanız, lüks
seviyesini bir tık düşürün yeter…
Hatta, seçilmiş biri olarak, bunu
yapmasanız bile rahatsız olmam…
Lakin…
Lüzumsuz adamların altına çekilen
ve çoluk-çocuğuna servis gibi kullanılan araçların…
İkide bir kaldırımların ve
yolların sökülüp yenilenmesinin…
Bir imza karşılığında koparılan
avantaların önüne geçin, yeter.
Emin olun, bisiklete binmekten
çok daha büyük hayra geçer…
**********************
Ahlâk...
Yıllar önce, bir fabrikanın
duvarında gördüğüm söz beni çok etkilemişti;
“Her işin yarısını ahlâk
tamamlar.”
***
Döviz krizi başladığından bu yana
fırsatçılık yapıp zam yağdıranlara
bakıyorum…
Demek ki, para ve menfaat söz
konusu olunca, parti, görüş falan ortadan kalkıyormuş.
Ve maalesef, toplum olarak bizim
en büyük problemimiz ahlâkmış, ahlâk…