Demokratik Sol Parti, zaten
CHP’deki sıkışmışlığın neticesinde doğmuştu.
Evveliyatı uzun…
Robert Koleji mezunu Bülent Ecevit, 9 yıl kadar kaldığı
Londra’daki Basın Ataşeliği kâtipliği görevini bırakıp, 1950’de
CHP’nin çıkardığı Ulus gazetesinde dönemin Başbakan Yardımcısı
Nihat Erim’in torpiliyle iş bulmuştu.
Sonra siyasete ilgisi arttı ama gazetecilikten de
kopmadı.
1955’te ABD’ye gitti.
The Journal and Sentinel’de konuk gazeteci
olarak çalışmaya başladı.
Programın amacı, eli kalem tutan gençlere ABD’yi
tanıtmaktı.
Türkiye’ye döndü…
Bu defa 1957’de Rockefeller Foundation
Fellowship’ten kazandığı bursla Harvard
Üniversitesinde inceleme yapmaya gitti.
Konu, Orta Doğu tarihi ve psikoloji idi!
8 ay sonra dönüp, aktif siyasete girdi.
***
Aynı sene İsmet İnönü’nün damadı Metin Toker’in adaylığı
kendisine devretmesiyle milletvekili seçilen Ecevit, Adnan Menderes
ve bakanlarımızın idam edildiği darbe sonrası, 1961’de kurulan
hükûmetin Çalışma Bakanı’ydı.
1965’teki seçimi Süleyman Demirel kazanıp CHP muhalefete
düşünce, ‘ortanın solu’ söylemini geliştirdi.
1971 darbesine CHP’nin katkısını görünce de partisine kızıp
istifa etti.
‘Değişmez genel başkan’ olarak görülen İsmet İnönü’ye karşı
mücadele başlattı.
Bir yıl sonraki olağanüstü kurultayda gördüğü destek,
İnönü’nün istifasıyla sonlandı.
Bülent Ecevit, CHP Genel Başkanı oldu.
1974’te ise çok tartışılan CHP-MSP hükûmetinin
Başbakanı’ydı.
Yani, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın yapıldığı yıl...
***
Uzun uzun anlatmayayım…
Yıl dolmadan bir hükûmetin yıkılıp, öbürünün kurulduğu…
Güvenoyu almak için yüklü para karşılığı milletvekili
transferlerinin yapıldığı, kepazelik yıllarıydı.
Çalkantılı dönem 1980 darbesiyle son buldu.
Ecevit’e de diğer parti liderleri gibi 10 yıl siyaset yasağı
konuldu.
***
Sene 1985…
Ecevit, darbeci yanından hiç hoşlanmadığı CHP’ye alternatif
olacak yeni partisini kurdu.
Kendisi yasaklı olduğu için, Genel Başkanlık koltuğuna karısı
Rahşan Ecevit oturdu.
1987’de yasağı kalkınca görevi devraldı.
Özal’ın ANAP’ına karşı eski rakibi Demirel’le el ele
verdi.
1991’de Demirel önderliğindeki koalisyon hükûmeti içerisinde
partisini iktidarın parçası hâline getirdi.
Türkiye’nin son koalisyon hükûmetinde de büyük ortak DSP, son
Başbakan Bülent Ecevit’ti.
AK Parti’yi tek başına iktidara getiren 2002 seçimleri, CHP’yi
muhalefette DSP’yi de barajın altında bıraktı.
Deniz Baykal’lı CHP idare etse de, DSP bir daha gün
görmedi.
***
Bunca şeyi neden anlattım?
90’ların başından bu yana CHP ile DSP’yi birleştirme çabaları
yürütülse de, bu hiçbir zaman olmadı.
Fakat DSP, her daim CHP’nin alternatifi olarak yaşamaya devam
etti.
İsmet İnönü gibi değiştirilemez görülen Kemal Kılıçdaroğlu’na
karşı CHP’de son günlerde yükselen sesler, yeni bir kıpırdanmanın
işareti.
DSP adayı Mustafa Sarıgül, Şişli’de CHP’ye rakip oldu.
CHP’nin eski Çankaya Belediye Başkanı Haydar Yılmaz da DSP’den
Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı.
Antalya’nın Muratpaşa, Bursa’nın Yıldırım, Muğla’nın Marmaris
ve Bodrum ilçelerinde de tablo böyle…
Kırklareli aynı şekilde…
Artık Kılıçdaroğlu ile yol alınamayacağını anlayan CHP’liler,
hızla DSP’ye kayıyor.
Hatta Muharrem İnce’nin, 31 Mart’ta yaşanacak bir hezimet
sonrası Kılıçdaroğlu’nun yine çekilmemesi durumunda, DSP’nin başına
geçeceği konuşuluyor.
Bu hiç zor olmaz, çünkü mevcut genel başkanın kim olduğunu
(Önder Aksakal) internetten aramasam ben de bilmiyordum.
***
Hülasa…
HDP çizgisine kayıştan rahatsız yurtsever CHP seçmeni için
tarih tekerrür eder ve DSP yeniden çıkış kapısı olur mu?
CHP’ye gönül vermiş hatırı sayılır bir kitle “Başka çare yok”
diye Kılıçdaroğlu CHP’sine oy vermekten
kurtulur mu?
Süreci birlikte yaşayıp göreceğiz…
*******************
Mustafa Necati Amca’ya
veda
Kuruluşundan beri gazetemizin en
güçlü kalemlerinden biriydi.
Dış politikada yıllar evvel
yazdığı öngörüleri tam isabetle tutan büyük mütefekkir ve gönül
adamı Mustafa Necati Özfatura Amca’mızı dün ebediyete
uğurladık.
Ömrünü Türk-İslam davası için
harcayan çok değerli büyüğümüzün mekânı cennet olsun.
O artık sevdiklerinin
yanında…
Geride kalanlara, başta ailesi
olmak üzere, sabr-ı cemil niyaz ediyorum.
Ayrılığın olmadığı sonsuz cennet
hayatında tekrar buluşmak dileğiyle…
Başımız sağ olsun.