Şimdi konuşmuyoruz ama, aynı soruyu daha iki-üç yıl önce
Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusu için de soruyorlardı…
Avrupa ülkeleri ve ABD dışarıdan…
CHP ve HDP içeriden terör örgütünün arkasındaydı.
Artık duymaktan tiksindiğimiz cümleleri de koro hâlinde
söylüyorlardı…
Şiddet çözüm değilmiş, mesele demokratik yollarla çözülmeliymiş,
bölgeye ‘barış’ın dili hâkim olmalıymış falan filan…
Alayı riya, yalan…
***
7 Haziran’da, HDP ömrü hayatında bir daha göremeyeceği oyu
almışken, terör örgütüne ‘Niye yeniden silaha sarıldın?’
diyemeyenler…
‘Madem çözüm sürecini bitirip kan dökmeye, ülkemi bölmeye
kalktınız. Kökünüzü kurutana kadar durmayacağım’ iradesini ortaya
koyan hükûmeti frenlemek için ellerinden geleni yaptı.
O çözüm süreci ki, ağır bedelleri olsa da, Türkiye’nin en hayırlı
girişimiydi…
Devlet kontrollü olarak geri çekildi, bölge halkı PKK’nın gerçek
yüzünü öğrendi.
Kürtler, asıl düşmanlarının PKK ve onun siyasi uzantısı HDP
olduğunu fark etti.
Devlet, meşru demokratik haklarını veriyorken, terör örgütünün
artırdığı baskı ve zulüm canlarından bezdirdi.
Kandil çözüm sürecini bitirdikten sonra tablo daha da netleşti.
***
Köylerden kadın ve kızları topluca kaçırıp tecavüz mü
etmediler…
‘Yanlış yapıyorsunuz?’ diyeni kurşuna mı dizmediler…
Halkı zorla haraca mı bağlamadılar…
Çocukların üzerine bomba sarıp ölüme mi göndermediler…
Sokakları işgal edip, insanları açlığa ve ölüme mi mahkûm
etmediler…
Milletin evini, arazisini zorla üstlerine mi geçirmediler…
Aklımızın alamayacağı ne kadar alçaklık, zulüm varsa hepsini
işlediler.
Ve bugünlere geldik.
***
Şükürler olsun…
Doğu ve Güneydoğu’da terörün beli kırıldı…
Teröristlerle Kürt vatandaşlar ayrıştı…
Şehirlerimiz eli silahlı katillerden temizlendi…