Uyuşturucuyu kaynağında kurutmak için, haşhaş üreten ülkelere baskı yapmaya başladılar, hedef alınan ülkelerin başında Türkiye geliyordu.
Çünkü, o dönemin en büyük haşhaş üreticilerinden biri Türkiye’ydi.
★
Hititlerden beri Anadolu topraklarında üretiliyordu, Osmanlı’da olduğu gibi Cumhuriyet döneminde de haşhaş tarımı devam ediyordu, Türk kültürünün, Türk mutfağının parçasıydı, özellikle haşhaşlı ekmek, haşhaşlı çörek, haşhaşlı pide gibi hamurişi yiyecek olarak kullanılıyordu, 1938 yılından beri de Toprak Mahsulleri Ofisi’nin denetiminde devlet tarafından satın alınıyor, işleniyor, ilaç sanayisinde, tıbbi amaçlarla kullanılıyordu.
★
Başbakan Demirel’di.
Washington bastırıyordu, “haşhaş ekimini derhal durdur” diyorlardı.
Demirel kabul etmedi.
Durdurma talebini resmen ileten ABD’nin Ankara büyükelçisine, “adını afyon bitkisinden alan Afyon diye şehrimiz bile var, çiftçimizin en önemli gelir kaynaklarından biri haşhaş, kesinlikle durduramam” dedi.
Üstelik, rivayet odur ki, “Türkiye’de zaten yılda hepi topu 120 ton haşhaş yetişiyor, bu miktarda afyon Amerikan gençliğinin uyuşturucu tüketimine bir hafta bile yetmez, ülkenizdeki uyuşturucunun kaynağı biz değiliz” dedi.
★
İlişkilerimiz tel gibi gerilmişti.
Ambargoyla tehdit ettiler.
Demirel geri adım atmadı, ama, havayı biraz olsun yumuşatabilmek için sınırlama getirdi, “haşhaş ekimi sadece yedi şehirde yapılacak” denildi.