Bazen her şey göründüğü gibidir. Devlet adamı fevkalade aptalca
davranabilir, hiçbir gerçekliği olmayan hayallerin peşine
takılabilir. Bu yüzden görünenin ardında tutarlı, mantıklı ve gizli
bir plan aramak bazı durumlarda öküzün altında buzağı aramaktan
farksızdır.
Amerikalı, Ortadoğu’nun yapısını, buradaki insanlık durumunu ve ruh
hâlini kavrama yeteneğinden yoksundur. Ortadoğu halklarının
demokrasi algısının batıdaki gibi olduğunu sanmışlar, Brzezinski ve
Kissinger gibi emperyalist filozofların uyarılarına rağmen, Irak
devlet aygıtını parçalayarak kimsenin üstesinden gelemeyeceği bir
etnik ve mezhebî kaos yaratmışlar, bizzat yarattıkları kaosu
yönetmeyi de becerememişlerdir. Suriye örneğinde bu hatayı
tekrarlamayacakları anlaşılmaktadır. Fakat genel stratejilerine
uygun taktik manevraları hangi güçlerle yapacakları konusunda
kararsız oldukları görülmektedir.
Bu yüzden Pompeo-Posbıyıklı ikilisinin “Kürtleri katledecekler,
Türkiye’yi durdurmalıyız” şeklinde feryat ederek Trump’ın bölgeden
çekilme girişimini kösteklemesine fazla anlam yüklememek
gerekir.
İsrail ziyareti sırasında gaza gelen Posbıyıklı Bolton, Türkiye’ye
ayak basmadan önce iki şey söyledi: “Bizimle tam koordinasyon
olmadan Türkiye’nin Suriye’de operasyon düzenlemesini
istemiyoruz” ve “Kürtleri korumaya yönelik anlaşma
sağlanmadan ABD askerlerinin çekilmesi gerçekleşmeyecek.”
Bunun üzerine Sayın Reis, New York Times’a bir makale gönderdi ve
özetle “Sizinle tam bir koordinasyon kurarak Suriye’de operasyon
yapmak istiyoruz, Kürtleri de ancak biz koruyabiliriz,” dedi.
Sayın Reis, mektubunda, Suriye yönetimini yok saymaktadır. ABD
Suriye’d...