Devletler savaş ve kriz durumlarında gizli diplomasi yaparlar.
Siyasî iktidarın taktik hedeflerini anlamak zorlaşır. En fazla
bağırıp çağırdıkları güçlerle el altından pazarlık yapabilir, en
dost göründüklerini arkadan vurabilirler.
Mevcut iktidar Suriye’nin kuzeyine sınırlı askerî harekât için
Pentagon’la anlaşmış olabilir. Pentagon, PKK’nin bir kesimini
dolaylı tutumla tasfiye ettikten sonra, Türkiye’yi PYD devletine
razı etmeyi umuyor olabilir.
ABD üç PKK savaş ağasının başına ödül koydu. Hemen ardından
Apo’nun şu sözü yayıldı: “Şahin Cilo benim veliahtımdır. Bölgede
kalıcı olmak istiyorsanız (Amerikalılar), onu korumak
görevinizdir.” Bu ne? Tesadüf olabilir mi? Amerikalıların PKK’yi
böldüğü, bir kesimini belki Türkiye’nin önüne atarak yeni bir sayfa
açmaya hazırlandığı, belki de PKK’yi PJAK’tan kopararak Membiç’e
doğru sürmek istediği anlaşılıyor.
ABD, Türkiye’yi bölgedeki savaşın ileriki aşamalarında İran’la
karşı karşıya getirmekten vazgeçmiş olabilir mi ya da İdlib
kırsalında neler oluyor? Bunları bilemeyiz. Bilmediğimiz şey
üzerinde dilediğimiz kadar spekülasyon yapıp senaryo üretebiliriz.
İddia ediyorum, ben bile sınırlı bilgilerimle bölgedeki mevcut
duruma dair gayet mantıklı, güçlü argümanlarla desteklenmiş, tarihe
gönderme yapan beş adet farklı senaryo yazabilirim. Ancak
savaşların gidişatını, o savaşları bizzat çıkaranlar bile kesin
olarak öngöremezler.
Fakat yaşamakta olduğumuz şu tarihî dönemeçte kesinlikle bildiğimiz
bir gerçek var: Türkiye, güneydoğu sınırlarına bitişik, ABD ve
İsrail’in stratejik amaçlarla destekleyip silahlandırdığı,
pe...