Parti içi siyaset manevralarında en büyük numara, parti
yönetiminin kendisine muhalif olanların söylemini, onların sesini
bastıracak kadar yüksek sesle tekrarlamasından ibarettir. Aslında
bu numara çok basit olmakla birlikte gayet etkilidir. Muhalefetin
söylemini aynen tekrarlar, hatta onu süsleyerek, allayıp pullayarak
içerir, böylece parti içindeki ve dışındaki muhalefeti felç ederek
açığa düşürmeye çalışırsınız. Böylece muhalefetin cephanesine el
koymuş, onu silahsızlandırmış olursunuz. “Ama sen daha önce şunu
yapmıştın, bunu demiştin” demek fayda etmez. Çünkü adam sizin
eleştiri niyetine savunduğunuz bütün görüşleri sizden daha ileri
bir söylemle savunmaktadır. Zavallı muhalefetin pusuya yatarak
parti yönetiminin açık vermesini beklemekten başka çaresi
yoktur.
Mesela muhalefet, parti yönetimini Mustafa Kemal’in çizgisine
ihanet etmekle suçluyorsa, “Dolmabahçe’den müstevlinin gemilerine
bakan Gazi Mustafa Kemal” diye başlar, “Sivas Kongresi’nin ruhunu
taşıyanlar” diye devam eder, Bursa Nutku’nu okur, “Mustafa Kemal’in
askerleri” için saygı duruşu yaptırırsınız.
Afyon ekimi, Kıbrıs Çıkarması ve Irak’ın İşgali gibi konularda
emperyalizme kafa tutan göçmüş lideri bile yardıma çağırır, “Ne
ezilen ne ezen, insanca hakça bir düzen” diye slogan atarsınız.
Parti dışından gelen “küreselci, liberal!” eleştirilerini
silahsızlandırmak için “Türkiye’yi üretim bandına alacağız!” diye
bağırır; “Suriye devletiyle, hükümetiyle derhal ilişki kurmak
gerekiyor” gibi işitilmemiş (!) önerilerde bulunursunuz. HDP
dolayımıyl...