Yasin Aktay Yeni Şafak Gazetesi

Türkiye dünya düzenini demokratikleşmeye zorluyor

Barış Pınarı Operasyonuyla birlikte Türkiye sadece kendisine yönelik fiili bir tehdidi bertaraf etmekle kalmadı, aynı zamanda dünyada uzun zamandır fiilen yürürlükte olan bir statükonun bütün dengelerini de altüst...

28 Ekim 2019 | 106 okunma

Barış Pınarı Operasyonuyla birlikte Türkiye sadece kendisine yönelik fiili bir tehdidi bertaraf etmekle kalmadı, aynı zamanda dünyada uzun zamandır fiilen yürürlükte olan bir statükonun bütün dengelerini de altüst etti. Malum, resmi veya görünür söylemi başka, fiili pratiği başka olan bir statükoydu bu.

En iyi ifadesini İsrailli bir yetkilinin yaptığı bu statüko 60 yıldır bölgenin bütün kaderini İsrail’in uzun vadeli stratejilerinin hizmetine sokmuştu.

Görünürde ABD terörle mücadele ediyordu, bölgeye demokrasi getiriyordu, kendisine yönelik tehditleri bertaraf etmeye çalışıyordu, tehdit 11 Eylül saldırılarıyla birlikte bütün dünya kamuoyu nezdinde ABD’ye ne yapsa haklı görüleceği güçlü bir mazeret veriyordu.

Bu güçlü mazeretle Afganistan’ı işgal etti, bir de “Saddam’ın kitle imha silahları var” diyerek Irak’ı işgal etti. Bitmek bilmeyen bu mazeretin peşine takılan ABD’nin bölgedeki bütün müdahalelerin sonucunda eline ne geçmiş olduğunun muhasebesini ABD adına yapan bir akıllı çıkmadı şimdiye kadar.

Baştan beri diyoruz ki, ABD’nin gücünün gösterisi olarak görülen bütün bu müdahalelerin ABD’nin gücünü ve iktidarını tüketmekten başka bir sonucu yoktur, olmayacaktır. ABD’nin Irak’ın işgaliyle eline geçen bir şey yok, 5000 insan kaybı ve onu güçlü kılan bütün değerlerine veda etmekten başa. Ortadoğu’da bütün bu müdahaleleriyle insanların nefrette ittifak ettikleri bir ülke haline geldi.

Gücü göstermenin ya korku salarak insanları itaat ettirmek veya doğru yer ve zamanda olması halinde saygı uyandırarak iktidarını pekiştirmek gibi bir sonucu olabilir. Bugün ABD’nin göstere göstere tükettiği gücünün Ortadoğu’da artık ne korku salmak ne de saygı uyandırmak gibi bir etkisi oluyor. Çünkü ABD Ortadoğu’da neden bulunduğunun muhasebesini kendi çıkarları açısından yapabilmiş değildir şu ana kadar. Buradaki bütün varlığı İsrail’in varlığına adanmıştır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Filistin’e Özgürlük ve Bağımsızlık için Parlamenter İnisiyatifi 01 Mayıs 2024 | 18 Okunma İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî 27 Nisan 2024 | 228 Okunma Sudan’da olanlar da Sudan’la sınırlı değil 24 Nisan 2024 | 226 Okunma Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından 20 Nisan 2024 | 270 Okunma CHP’nin üniversite ufku Tanju Özcan’ınki kadar mıdır? 17 Nisan 2024 | 362 Okunma