Suudi Arabistan'ın son zamanlarda Ortadoğu'daki gelişmelerden en
fazla etkilenen ülkelerden birisi olduğu açık. Hem en fazla
etkilenen hem de aslında en fazla etkileme kabiliyetine sahip
ülkelerden biri. Kendi içindeki yönetim ve anlayış farklılaşmaları
farklı dönemlerde farklı politikalara yol açarken bölgedeki iyi
veya kötü bütün gelişmelerde de bir rolü oluyor. Yemen'de ve
Mısır'da bilhassa yol açtığı, desteklediği değişimler bugün bizzat
bölgede önü alınması gereken krizlere yol açmış bulunuyor. Üstüne
bir de bütün ihtilaf alanlarında ABD'nin İran'a verdiği dolaylı
veya dolaylı desteğin yol açtığı aldatılma duygusu eklendiğinde
ülke bir çok alanda ciddi bir kendi politikalarını ve durumunu
gözden geçirme ihtiyacıyla karşı karşıya kalıyor. ABD'nin bölge
politikalarında kendi müttefiklerinin hukukunu hiç gözetmeyen
tutumu Türkiye kadar Suudi Arabistan'ı da ciddi anlamda bir hayal
kırıklığına uğratmışken, üstüne 11 Eylül saldırılarında ölenlerin
yakınlarına Suudi Arabistan'a karşı dava açma imkanı tanıyan
tasarının Obama'nın vetosuna rağmen Kongre ve temsilciler
Meclisinde geçmesi, ülkede sadece yönetim düzeyinde değil halk
nezdinde de ABD'ye karşı büyük bir kızgınlığın ve öfkenin
kabarmasına yol açmış durumda.
Petrol fiyatlarındaki uzun süren düşüklüğün üstüne bu tür
gelişmeler de Suudi Arabistan'da ciddi ekonomik reformlara ihtiyaç
oluşturmuş durumda. Halkın hiç alışık olmadığı yeni vergiler
konuldu. Yurtdışından üç yıl içinde ikinci umre yapmak isteyenlere
ciddi bir vize harcı konuluyor. Uzun süreli devlet tahviliyle
borçlanmaya çıktı birkaç gün önce Suudi Arabistan ve bu tahvil
arzına rekor miktarda, neredeyse arz edilenin dört katı bir talep
geldi.