Yasin Aktay Yeni Şafak Gazetesi

Suriye’de Türkiye ayarı: Suriye Suriyelilerindir!

Trump’ın ABD askerlerini Suriye’den çekme kararı aslında baştan beri ilan etmiş olduğu kendi siyaseti ile tutarlı bir adımdı. Trump seçim kampanyasından beri ABD’nin Suriye’de veya genel...

31 Aralık 2018 | 5.276 okunma

Trump’ın ABD askerlerini Suriye’den çekme kararı aslında baştan beri ilan etmiş olduğu kendi siyaseti ile tutarlı bir adımdı. Trump seçim kampanyasından beri ABD’nin Suriye’de veya genel olarak Ortadoğu’da ne işinin olduğunu soruyor ve bu sorusu kendi seçmenlerince makul karşılanıyordu. Ancak Trump’ı bu adımı atmaya bu zamanlamayla ikna ederek ona bu kararı aldıranın Türkiye olduğu çok açık. Bunu bizzat kendisi de ifade etti.

Türkiye uzun süredir Münbiç’teki ABD varlığının veya faaliyetlerinin NATO ortağı olarak Türkiye’yi tehdit eden boyutlarını ısrarla vurguluyordu. ABD’nin Suriye’ye gelirken ilan ettiği gerekçelerle geldikten sonraki faaliyetlerinin alakası kısa sürede tamamen koptu. Suriye’de insani bir trajedi var diye geldi ama gelişiyle birlikte hatta bizzat kendisinin katkıda bulunduğu trajedinin boyutu daha da arttı.

Kendi halkının acımasız katili olan Esad’a karşı insanları korumaktı amaç. Oysa ABD birlikleri geldikten sonra bizzat Esad’ın oluşumuna önemli katkısı olduğu çok açık olan DEAŞ diye bir örgütle mücadele öncelik kazandı.

En iyi ihtimalle ABD, devirmek için geldiği Esad’ın önüne sürdüğü DEAŞ ile oyalanmaya başladı. Kuşkusuz bu senaryo ABD’yi çok saf bir aktör yerine koymayı gerektiriyor ki, durum bu kadar basit değil. Bugün ABD askerinin Münbiç’ten çekilmesiyle birlikte rejim askerlerinin oraya girmeye başladıklarını duyurmakta gecikmemeleri, aralarındaki ilişkinin örtük boyutlarını bize tekrar gösteriyor. Üstelik ABD’nin DEAŞ’la mücadele adına nüfusunun tamamı Araplardan oluşan Münbiç’teki sınırımıza eğitip-silahla donatıp yerleştirdiği YPG-PYD unsurlarının ABD çekildikten sonraki tek mümkün misyonlarının bölgeyi rejime teslim etmekten başka bir şey olmadığı da anlaşılıyor.

PYD-YPG’nin ABD’nin gidişine karşı sığınacak bir liman aramalarına gerek yokmuş. Zaten baştan beri rejimle hiçbir sorunları olmadı. Rejimin katliamlarına karşı Suriye halkının yanında yer almak, Suriye halkıyla bir dayanışma sergilemek yerine rejimin bekası için oldukça stratejik konumlar aldı.

YPG-PYD’nin tek başına varlığı elbette bulunduğu yerlerde rejimi korumaya yetmezdi. ABD’nin DEAŞ’la mücadele bahanesiyle PYD’ye verdiği destek aslında bu açıdan rejime verilen destek yerine geçmiş oldu. Şimdi ABD’nin aradan çıkmasıyla birlikte rejim-PYD ittifakının gerek Münbiç’te gerek Suriye’nin diğer taraflarında kendilerine özgü danslarını sergileyeceklerini bekleyebiliriz. Şimdilik bu dansın bayrak dikme-indirme faslını izliyoruz.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Filistin’e Özgürlük ve Bağımsızlık için Parlamenter İnisiyatifi 01 Mayıs 2024 | 58 Okunma İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî 27 Nisan 2024 | 230 Okunma Sudan’da olanlar da Sudan’la sınırlı değil 24 Nisan 2024 | 226 Okunma Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından 20 Nisan 2024 | 271 Okunma CHP’nin üniversite ufku Tanju Özcan’ınki kadar mıdır? 17 Nisan 2024 | 362 Okunma