Siyasî tarihin en ilginç figürlerinden birisi Arthur Neville
Chamberlain'dir. 1929 Krizinin ardından çökme noktasına gelen
İngiliz ekonomisini toparlayabilmek için Hazine Müsteşarlığında
geçirdiği süre onun Sir Baldwin'den sonra Britanya'nın Başbakanı
olmasının kapısını aralamıştır.
Chamberlain'in Başbakan olduğu yıllar Almanya'nın Hitler
liderliğinde Birinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan uluslararası
sisteme meydan okuduğu, radikal revizyonlar talep ettiği bir
dönemdi. Chamberlain Birinci Dünya Savaşı sonrasında Almanya ile
imzalanan Versailles Barış Antlaşması'nın öngördüğü silahlanma
hadlerinden ve siyasal kısıtlarından kurtulmak isteyen Hitler'in
taleplerinden bir kısmının karşılanmasının Almanya'yı
“yatıştırabileceğini” düşünüyordu.
Neticede 1938'e gelindiğinde Hitler için Versailles gibi bir sorun
kalmamıştı. Politikasının ikinci safhasını uygulamaya başladığında
yani “Yaşam Alanı” politikasını devreye soktuğunda da Chamberlain
yatıştırma politikasının başarılı olabileceğine dair ümidini
koruyordu. Hitler Alman unsurları bir araya getirme amacıyla
Avusturya'yı işgal ettiğinde sadece Chamberlain değil o dönem
hükümet kriziyle boğuşan Fransa da, SSCB de net bir tepki
koyamamıştı.