Türkiye'nin, hava sahasını ihlâl eden “milliyeti belirsiz” bir
hava aracının ihlâline izin vermemesi, düşen jetin Rusya'ya ait
olduğunun anlaşılması üzerine hem iç politikada hem de uluslararası
politikada ilginç tartışmalar cereyan etmeye başladı. Bu
tartışmaların en önemlisi Türkiye-Rusya arasında bir ihtilaf veya
çekişme söz konusu olduğunda NATO'nun pozisyonunun ne olacağı
sorusu üzerine yürütüleni.
Bu tartışmayı sağlıklı biçimde yürütebilmek, bir sağırlar diyalogu
haline dönüşmesini önlemek için NATO Antlaşmasının neyi içerdiğini
bir kez daha tekrar etmekte fayda var.
NATO üye ülkelerin savunma
kapasitelerinin geliştirilmesi amacıyla kurulmuş uluslararası bir
örgüttür. NATO Anlaşmasına taraf olan ülkeler, BM'in
statüsünde yer alan devletlerin tek tek veya bir arada meşru
müdafaa hakkına atıfla kolektif bir savunma ağı teşkil
ettirmişlerdir.
NATO'yu kuran anlaşma kısa ve net bir anlaşmadır. Kuzey Atlantik
Anlaşması'nın en önemli maddeleri 4. ve 5. maddeleridir. Bunlardan
4. madde taraflardan herhangi birisinin toprak bütünlüğünü veya
güvenliğini tehlikede hissetmesi durumunda Anlaşmaya taraf diğer
ülkeleri istişarelerde bulunmak üzere toplantıya çağırabilmesi
durumunu düzenlerken NATO'ya esas vasfını kazandıran
5. maddesi taraflardan herhangi birisinin saldırıya uğraması
durumunda anlaşmaya taraf diğer devletlerin otomatik yardımla
mükellef kılınmasını düzenlemektedir. Diğer bir
deyişle Kuzey Atlantik Anlaşmasına taraf devletlerden herhangi
birisi bir saldırıya uğradığı zaman NATO üyesi ülkeler saldırıya
uğrayan ülkeye yardım etmek mecburiyetindedir.