Yasin Aktay Yeni Şafak Gazetesi

Kaşıkçı’nın katilleri için çember daralırken

Cemal Kaşıkçı’ya İstanbul’da yapılan operasyonun, bu operasyona katılanların kimlikleri ve faaliyetleriyle ilgili detaylar gün geçtikçe ortaya çıkıyor. Daha çok detayın ortaya...

20 Ekim 2018 | 7.085 okunma

Cemal Kaşıkçı’ya İstanbul’da yapılan operasyonun, bu operasyona katılanların kimlikleri ve faaliyetleriyle ilgili detaylar gün geçtikçe ortaya çıkıyor. Daha çok detayın ortaya çıkacağı da şimdiye kadar çıkanlardan anlaşılıyor.

Dostumuz Kemal Öztürk çok haklı olarak kalleşçe ve hunharca katledilen değerli dostumuz Kaşıkçı’yla ilgili haberlerin veriliş biçimine itiraz ediyor. Öldürülenin kimliğinin “bir muhalif gazeteci” olarak geçiştirilmesinin, cinayetle ilgili aşırı detaylar üzerinde durulmasının, öldürülme biçimi ve öldürülme anı üzerindeki aşırı ilginin, maktulün arkasındaki o büyük şahsiyeti, o insani durumu ve hikayeyi gözardı etmeye yol açtığını söylüyor.

Neticede ortada son derece insani bir hikaye var. Kendi ülkesinden uzakta bir izdivaç gerçekleştirmeye çalışan birinin kendi ülkesinin konsolosluğuna tedirgin gidişi var. Düşüncesiyle, şahsiyetiyle, insani ilişkileriyle, nezaketi, zarafeti ve asaletiyle dev gibi bir insan var.

Son derece zeki, entelektüel, analitik bir kafaya sahip bir siyaset uzmanı, aynı zamanda dünyayı, bölgeyi, Türkiye’yi ve Suudi Arabistan devletini çok iyi bilen bir insan ama bu insanın bütün bu bilgileri ve vizyonu kendi evlilik sürecini tamamlayabilmek için kendi ülkesinin konsolosluğunun vereceği basit bir evrakı almaya giderken tamamen devre dışı kalıyor.

Kendi ülkesinin kendisine bu veya buna benzer bir şeyi, hem de Türkiye’de asla yapamayacağına duyduğu bir güven var. Bu güveni dört gün önce (28 Eylül günü) test etmiş zaten. O yüzden ikinci randevuya daha da rahat gidiyor.

Şimdi burada duralım ve olay gününden beri bu olay üzerinden geliştirilen senaryolara bir bakalım isterseniz.. Bir mecliste bu olayı bu şekilde anlattığımda “ne yani herşey bu kadar basit mi yani?” diye birini alaycı ve çok bilmiş sorusu tam da Öztürk’ü rahatsız eden noktanın gereğinden fazla ihmal edildiğinde bizi gerçekler aleminden ne kadar da kopardığını hissettim.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Gazze ışığında üniversitenin misyonu 06 Mayıs 2024 | 124 Okunma Amerikan üniversitelerinde Aksa Tufanı dalgaları 04 Mayıs 2024 | 262 Okunma Filistin’e Özgürlük ve Bağımsızlık için Parlamenter İnisiyatifi 01 Mayıs 2024 | 59 Okunma İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî 27 Nisan 2024 | 231 Okunma Sudan’da olanlar da Sudan’la sınırlı değil 24 Nisan 2024 | 228 Okunma