Yasin Aktay Yeni Şafak Gazetesi

İyi insanlar

Mevla insanı en iyi kıvamda, en iyi şekilde, ahseni takvim kalitesinde yaratmış. Ama aynı insana yaratılmışların en aşağısına kadar alçalabilecek bir kuvve de vermiş. İnsanoğlunun...

28 Ağustos 2019 | 157 okunma

Mevla insanı en iyi kıvamda, en iyi şekilde, ahseni takvim kalitesinde yaratmış. Ama aynı insana yaratılmışların en aşağısına kadar alçalabilecek bir kuvve de vermiş. İnsanoğlunun yaratılışındaki bu yüksek kıvama rağmen zaman zaman sergilediği alçaklık da hayret ve dehşet içinde bırakıyor.

Bu hayret ve dehşet giderek insan hakkındaki genel algıyı daha fazla belirliyor. Dehşet içinde bırakan insanlık hallerinin çokluğu insanlığa dair umutları tüketme noktasına getiriyor. “Nerede kaldı şu ahseni takvim?” diyecek hale geliyorsunuz.

Aslında kötü örneklerin daha fazla olması, biraz da kötülükleri konuşmaya insanların daha fazla meyilli olmasından.İnsanlar iyilikleri fazla konuşmaya meyyal değil. Bir kötülüğü gördüklerinde, hatta bir kötülük ihtimali hissettiklerinde veya bir kötülük haberi aldıklarında bunu yaymaya daha yatkın oluyorlar. Oysa söze gelen, başa da geliyor.Dile gelenin mutlaka bir etkisi oluyor. Bir kötülüğü, kötülemek için bile olsa çok dile getirdiğinizde o sözün gerçekliği etkilemesi, kendi gerçekliğini inşa etmesi de kaçınılmaz oluyor.

Yuhanna İncili “Başlangıçta söz vardı” diye başlar. Bu sözün sözler içinde ayrı bir yeri vardır. Kastedilen “Söz” bizatihi Tanrı’nın kendisidir. Bizim ilahiyatımızla bağdaştırılması elbette biraz sıkıntılıdır ama yabana da atılmamıştır. Sözün ilahi bir etkisi vardır. Gerçekliği inşa eden, belirleyen, alemler kuran bir boyutu vardır.

Yaşadığımız hayatın siyasi boyutunda, mesela, kötülükleri konuşmayı ne kadar sevdiğimizi fark etmiyor muyuz? Birilerinin kötülüğünün insanlarda nasıl bir toplumsal şehveti tahrik ettiğini görmüyor muyuz? İnsanlar sadece kötülüğe lanet okumak, onu daha da kötüleyip hayattan kovmak için mi dillerine doluyor sanıyorsunuz?Kötülüklerden sözetme biçimi de bir tür kötülüğe katılma ayini, şeklinde cereyan etmiyor mu? Neticesinde kötülüğü daha da yayıp normalleştirme etkisi yapmıyor mu?

Birilerinin hırsızlıkları, yolsuzlukları, siyasi çakallıkları, görevinin ehli olup olmaması, ahlaki zaafları ile ilgili haberlere kabarttığmız kulaklarımız o kadar kirleniyor ki, dünya bundan ibaret zannetmeye başlıyoruz. Hep aşağıların aşağılarında kalıyor seyr-ü seferlerimiz.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Gazze ışığında üniversitenin misyonu 06 Mayıs 2024 | 124 Okunma Amerikan üniversitelerinde Aksa Tufanı dalgaları 04 Mayıs 2024 | 262 Okunma Filistin’e Özgürlük ve Bağımsızlık için Parlamenter İnisiyatifi 01 Mayıs 2024 | 59 Okunma İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî 27 Nisan 2024 | 231 Okunma Sudan’da olanlar da Sudan’la sınırlı değil 24 Nisan 2024 | 228 Okunma