Yasin Aktay Yeni Şafak Gazetesi

Geçmişten günümüze, bugünden geleceğe atılan oklar

Anadolu Platformu’nun, Müslümanların birliktelik modeli ve gelecek perspektiflerini konu alan sempozyumunu bu konu üzerine düşünmeye bir davet telakki ederek icabet ettik, düşünmeye devam ediyoruz. Geleceğe dair tasavvuru olmayan bir...

13 Ağustos 2018 | 4.547 okunma

Anadolu Platformu’nun, Müslümanların birliktelik modeli ve gelecek perspektiflerini konu alan sempozyumunu bu konu üzerine düşünmeye bir davet telakki ederek icabet ettik, düşünmeye devam ediyoruz.

Geleceğe dair tasavvuru olmayan bir din yok. Hiç yoksa kıyamet tasavvuru var her dinin. Bir çok dinin kıyamet tasavvuru başka insanlara nasıl baktığını, dolayısıyla bugün başkalarıyla birlikte yaşama konusunda nasıl bir model ortaya koyma potansiyeline sahip olduğunu da gösterir.

Bugün bazı ülkelerle, medeniyetlerle veya din mensuplarıyla yaşamakta olduğumuz bir çok sorunu binlerce yıl önceden günümüze atılmış oklar mesabesinde görmek mümkün. İsrail’in günümüzdeki ırkçı, saldırgan, işgalci politikaları, bütün dünyayı parasıyla, pornografisiyle, yalancı basınıyla, kitle imha silahlarıyla fesada boğan yaklaşımı binlerce yıl öncesinden kurulmuş bir silahın hedefine ulaşması gibi.

Kendilerini dünyanın efendisi gören bir kibirle, yurdundan çıkarılmış olsa bile eninde sonunda bu yurda döneceğine, bütün dünyaya hakim olacağına, ve bütün insanların eninde sonunda kendisine kul-köle olacakları bir gelecek tasavvurunun kökleri binlerce yıl geriye götürülebilir. Bugün Siyonist yorumu esas alan Yahudi milleti tam da bu oku hedefine ulaştırmak için bütün dünyayı fesada boğmakla meşgul. Bu anlayışta ve gelecek tasavvurunda Yahudilerden başka hiç kimseye mutluluk, özgürlük, onurlu yaşama hakkı yoktur, o yüzden bugün kendi kitle imha silahlarıyla öldürülen, nesilleri bozulan, akılları yiten ve yoksullaşan insanların yol açması gereken hiçbir hümanist endişeye gerek yoktur. Haddi zatında Allah’ın “öldürmeyeceksin! zina yapmayacaksın! faiz yemeyeceksin! yalan söylemeyeceksin!…” gibi emirlerinin uygulanabilmesini hak edecek “insan” veya “öteki” bile değildirler onlar.

Aynı şeyi bugünlerde karşımıza kraldan daha kralcı, İsrail’den daha Siyonist saldırganlığıyla ve akla zarar söylemleriyle çıkan Evangelik Hıristiyanlar için de söyleyebiliriz. Bugün dünya egemenliğini fiilen temsil eden ABD’yi yöneten güçler olarak insanlığa ne veriyorlar ki gelecekte ne vaat etmiş olacaklar? Bütün siyasetlerine yön verdiği bilinen Kitab-ı Mukaddes’teki ifadelere göre İsrailoğullarının eninde sonunda kendilerine vaat edilmiş topraklara dönecekleri kehanetine göre yapıyorlar bütün yapacaklarını.

Bu kehaneti veri kabul ettiklerinde kendi misyonlarını bu kehanetin gerçekleşmesine yardımcı olmak olarak kurguluyorlar. Bu kehanete uygun şartları zorluyorlar. Tanrının bu işi kendi istediği zamanda ve istediği şartlarda gerçekleştirmesini beklemiyor, ‘Tanrı’yı planlarını uygulamak için hızlandırmaya çalışıyorlar. Meşhur ifadeyle “Tanrı’yı kıyamete zorluyorlar”.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî 27 Nisan 2024 | 228 Okunma Sudan’da olanlar da Sudan’la sınırlı değil 24 Nisan 2024 | 225 Okunma Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından 20 Nisan 2024 | 270 Okunma CHP’nin üniversite ufku Tanju Özcan’ınki kadar mıdır? 17 Nisan 2024 | 361 Okunma İslâmcılara azıcık hikmet penceresinden baksak? 15 Nisan 2024 | 402 Okunma