Yasin Aktay Yeni Şafak Gazetesi

CHP’nin Suriye konferansı

CHP’nin İstanbul’da gerçekleştirdiği “Uluslararası Suriye Konferansı” ne yazık ki, şaşırtmadı. İktidarda kalabilmek adına kendi halkından bir milyon insanı gözünü kırpmadan en...

30 Eylül 2019 | 2.900 okunma

CHP’nin İstanbul’da gerçekleştirdiği “Uluslararası Suriye Konferansı” ne yazık ki, şaşırtmadı. İktidarda kalabilmek adına kendi halkından bir milyon insanı gözünü kırpmadan en vahşi şekilde katletmiş, halkının evini başına geçirmiş, şehirlerini yakıp yıkmış, gerektiğinde kimyasal silah kullanmış ve böylece yaşanamaz hale getirdiği ülkesinden halkının yarısını kaçmak zorunda bırakmış bir diktatör Esad Şam’da bir toplantı düzenleyecek olsa kendisi açısından muhtemelen daha iyisini yapamazdı.

Peki bu toplantı dolayısıyla şaşırmayı ummuş muyduk? Ne yalan söyleyeyim, CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun baştan beri Suriye ve Suriyelilerle ilgili politikaları başka türlü bir sonuca ihtimal vermiyordu, ama yine de nihayet ilk defa Suriye konusunu bir konferans düzeyinde ele almaya karar verince hele bunu “bütün tarafların çağrılacağı bir toplantı” olarak duyurunca, insan şaşırmayı umuyor, istiyor.

Sadece Esat yanlılarının davet edildiği ve neredeyse Suriye’deki sorunların bütün sorumluluğunu Türkiye’ye yükleyen ve çözüm isteniyorsa Esad’la hiçbir şey olmamış gibi kaldığı yerden devam etmeyi öneren bir mesaja bağlanmış konferans. Ne İran’a ne Esad’ın kendisine ne ABD’ye, ne PKK’ya veya Suriye’de etnik temizliğin maşası olarak sistematik katliam ve tehcirlere imza atan PYD’ye hiç eleştiri yok. Varsa yoksa Türkiye’nin oradaki cihatçılara desteği var. Türkiye’nin oluşturacağı güvenli insani koridoru “başka ülke topraklarında konut yapmak” olarak, yani bir tür işgal olarak niteliyor. Yahu orada zaten şu anda işgalci olarak ABD ve PYD var, onlardan yana hiçbir rahatsızlığın yok da bir tek Türkiye’nin orada kendi ülkesine sığınmış Suriyelilerin geri dönebileceği güvenli bir yer oluşturmaya mı itirazın? Hangi ülkenin siyasi partisisin sen?

Cihatçı derken bile Türkiye’ye neticesi apaçık iftira olan Esatçı (tabi PKK’nın da paylaştığı) bir dil kullanılıyor. Malum Esat’a ve bütün diktatörlere bakılırsa ülkelerinde muhalif yoktur, haksızlığa uğradığı için itiraz eden kimse yoktur, varsa yoksa teröristler vardır.

Peki, öyleyse neden halkının 10 milyonu kaçmış durumda? Suriye halkının hepsi terörist mi? Bu tür ihtilaflarda temel ve tartışılmaz bir veridir: Mülteci beraberinde ülkesinin meşruiyetini de getirir. CHP biraz sosyal demokrasi, insan hakları, insanlık onuru falan hatırlamak isterse bunun üzerinde biraz düşünmeli önce. Türkiye’ye sığınmış her insanın mutlaka bir veya birkaç akrabası Esat rejimi tarafından katledilmiş durumda.

“Komşumuz Suriye’de çatışmaların sona erdirilerek, barış, huzur ve istikrarın tesis edilmesi ve Suriyeli sığınmacılar meselesinin uluslararası hukuk ve insan hakları ekseninde çözümü Türkiye için temel ve öncelikli bir hedef olmalıdır” gibi beylik bir cümle kurulmuş ama ardından Türkiye’nin politikalarına aynı gerekçelerle vermiş veriştirmiş.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Filistin’e Özgürlük ve Bağımsızlık için Parlamenter İnisiyatifi 01 Mayıs 2024 | 59 Okunma İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî 27 Nisan 2024 | 231 Okunma Sudan’da olanlar da Sudan’la sınırlı değil 24 Nisan 2024 | 226 Okunma Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından 20 Nisan 2024 | 271 Okunma CHP’nin üniversite ufku Tanju Özcan’ınki kadar mıdır? 17 Nisan 2024 | 362 Okunma