Yasin Aktay Yeni Şafak Gazetesi

“Bir gece ansızın gelebilmek” veya yanlış referandumu Bağdat’tan döndürmek

İstanbul’da toplanan son Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı 20 Ocak 1920 tarihinde Misak-ı Millî olarak bilinen belgeyi kabul ve ilân etmişti. Belgenin ilânına işgal güçleri sert tepki vermişler ve Meclis-i Mebusan...

05 Ekim 2017 | 1.845 okunma

İstanbul’da toplanan son Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı 20 Ocak 1920 tarihinde Misak-ı Millî olarak bilinen belgeyi kabul ve ilân etmişti. Belgenin ilânına işgal güçleri sert tepki vermişler ve Meclis-i Mebusan dağıtılmıştı. Kısa bir süre sonra da İstanbul işgal edildi. Bununla birlikte şiddet ve zor politikası Misak-ı Millî’yi ortadan kaldırmadı. Belge Millî Mücadele'nin siyasi manifestosu oldu. Bu belge, bir barış antlaşması için Türk milletinin kabul edeceği asgarî şartları ortaya koyuyordu.

Video: “Bir gece ansızın gelebilmek” veya yanlış referandumu Bağdat’tan döndürmek

Misak’ın birinci maddesi Mondros Mütarekesi sonrasında işgal edilen toprakların işgalinin kabul edilemez olduğunu; 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığı anda Türk hakimiyetinde bulunan toprakların bütün ve bölünemez olduğunu ifade ediyordu. Büyük ihtimalle işgal güçlerini ençok bu madde sinirlendirdi ve önce Meclis-i Mebusan dağıtıldı, ardından İstanbul işgal edildi.

Peki bu vurgunun ve yarattığı kızgınlığın sebebi neydi? 30 Ekim 1918 tarihinde, yani ateşkes antlaşması imzalandığı tarihte Musul’un büyük bir bölümü Türk hakimiyetinde bulunuyordu. Curzon’un daha sonraki dönemde, “Fırat, Birleşik Krallığın Batı sınırıdır” cümlesiyle stratejik önemini ortaya koyduğu bölgenin, petrol üretimi dolayısıyla can damarı durumundaki Musul’un ele geçirilememiş olması dolayısıyla uluslararası hukuka aykırı olarak Birleşik Krallık'a bağlı askerî güçler ilerleyişlerini sürdürdüler ve 2 Kasım’da Musul işgal edilmeye başlandı.

Uluslararası hukuka aykırı bu tavır dolayısıyla Misak-ı Millî’de 30 Ekim 1918 tarihine, yani Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalandığı tarihe özel bir vurgu vardır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sudan’da olanlar da Sudan’la sınırlı değil 24 Nisan 2024 | 223 Okunma Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından 20 Nisan 2024 | 268 Okunma CHP’nin üniversite ufku Tanju Özcan’ınki kadar mıdır? 17 Nisan 2024 | 358 Okunma İslâmcılara azıcık hikmet penceresinden baksak? 15 Nisan 2024 | 402 Okunma Bayramınız cennette olsun! 13 Nisan 2024 | 63 Okunma