Yasin Aktay Yeni Şafak Gazetesi

Başkası için ağlayabilenler

Evvelki gün Habertürk’te Mehmet Akif Ersoy’un yönettiği tartışma programında Suriyelilerle ilgili yükselen olumsuz algıları konu eden tartışma programının etkisi altındaydım. Sadece o program değil...

03 Ağustos 2019 | 2.490 okunma

Evvelki gün Habertürk’te Mehmet Akif Ersoy’un yönettiği tartışma programında Suriyelilerle ilgili yükselen olumsuz algıları konu eden tartışma programının etkisi altındaydım. Sadece o program değil tabi, televizyonda, sosyal medyada son zamanlarda duyduğumuz sözler insanlığa dair benim bile iyimserliğimi tüketmeye doğru gidiyordu. “Benim bile” diyorum, çünkü felsefi ve siyasi olarak nasıl iflah olmaz bir iyimser olduğum sır değil.

Ta ki dün trafikte seyir halindeyken aldığım bir telefon… Baktım daha önce de aramış ama fark edememiş olduğum bilinmeyen bir numara.

Açtım, telefonda son derece üzgün, hüzünlü bir ses. Çok yabancısı olmadığım bir durum. Siyasetin içinde olmak itibariyle her gün bu türden çok telefon alıyorum. Çaresiz veya çaresizlik hisseden bir çok insan siyasetçiyi çare kapısı görüyor. En çok kendisi, çocuğu veya bir yakını işsiz olanların iş talepleri, uğramış olduğu bir mağduriyeti giderme arayışı, aile birleşimi kapsamında tayin talepleri dolayısıyla veya sadece dertleşmek için arayanlar. Herhangi bir beşerin bu kadar çok talebi karşılaması, hepsine yetişmesi mümkün değil. Ancak bazen sadece dert dinlemek bile yeterince hayra geçebiliyor.

Telefondaki sesin çok dertli olduğunu anlıyorum, uzun süre kendisini tanıtmadan, sorununun ne olduğuna da girmeden sadece nasıl bir çaresizlik hissettiğini anlatıyor. Ben her gün aldığım türden bir telefon zannediyorum, o aşinalığın oluşturduğu bir nebze rutin içinde dinliyorum bir süre. “Kendinizi bir tanıtsanız” diyorum, “Nedir meseleniz?”

Mevzuya giriyor:

Bir komşuları var, Suriyeli. Birkaç yıldır komşuluk yapıyor, ama mahalleye geldiğinden beri o kadar çok kaynaşmış mahalleliyle, o kadar çok herkesin hayatına değmiş ki, aileden biri gibi olmuş.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî 27 Nisan 2024 | 227 Okunma Sudan’da olanlar da Sudan’la sınırlı değil 24 Nisan 2024 | 225 Okunma Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından 20 Nisan 2024 | 270 Okunma CHP’nin üniversite ufku Tanju Özcan’ınki kadar mıdır? 17 Nisan 2024 | 361 Okunma İslâmcılara azıcık hikmet penceresinden baksak? 15 Nisan 2024 | 402 Okunma